CHP ile İyi Parti arasındaki son "HDP'ye bakanlık" tartışması 6'lı masanın hiç bitmeyecek bir sorununa işaret ediyor. HDP'siz olmuyor, HDP ile de olmuyor. Aslında mesele bundan daha büyük. İyi Parti ile HDP arasındaki "kilit" ve "anahtar" kavgasından anlaşılacağı üzere mesele muhalefetin olası iktidarında kritik siyasi kararların nasıl ve kimler tarafından verileceği konusuna kadar uzanıyor. Akşener, partisinin "HDP üzerinden tedip edildiğini" söylüyor. Cumhur İttifakı'nı eleştirse de asıl sıkıştırmayı muhalefet cenahındaki HDP yanlısı kesimlerden ve HDP'den gördüğü açık.
***
Malum, muhalefete yol gösterenlerin önemli bir kısmı, HDP'nin desteğini almadan seçimlerin kazanılamayacağını düşünüyorlar. Ve potadaki parti olan İyi Parti'yi kritik tercihlere zorluyorlar. Halbuki sağ seçmenin hassasiyetlerini bilen Akşener, HDP'nin açık desteğinin milliyetçi seçmeni kaçıracağını görüyor. Yine, HDP'nin açıktan aday ve politika dayatmasının Cumhur İttifakı tarafından etkili kampanya yapımında kullanılabileceğini iyi biliyor. Daha önemlisi, zaten 6 parçalı muhalefetin adayının kazanması durumunda 7. ortak olarak HDP'nin siyasetinin ve taleplerinin Türkiye'yi taşıyacağı yer hususunda kaygılanıyor. Seçmenin ve milliyetçi elitin içindeki derin kaygıları duyuyor. Ülkenin yönetilemezlik sarmalına düşmesi riskini anlıyor.***
Yine Akşener, ortak adayın Kılıçdaroğlu olması ve kazanması durumunda Yavaş tarzı isimlere göre HDP'nin ağırlığının daha fazla olacağını da kestirebilecek tecrübeye sahip. Akşener'in sözüne ek yapmalı. HDP eliyle sadece İyi Parti değil, CHP'nin milliyetçi kesimleri de tedip ediliyor. Yine, 6'lı masanın ortak adayı olarak adı geçenlerden Akşener ve Yavaş isimlerini eleyenin HDP yetkilileri olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? Ayrıca, Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu isimlerini de öne çıkaran yine HDP, Demirtaş. Bu itibarla Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ismini geri plana itse de İmamoğlu'nun uygun bir zamanı kollayabilecek bir fırsatı hâlâ var. Muhalefet siyasetinde HDP'nin etkisi giderek güçleniyor.***
İyi hesap edilmeyen husus ise Kılıçdaroğlu'nun isminin aday olarak açıklanması durumunda yaşanacaklar. Bir kere hiç de sürpriz bir isim olmayacak. Yine, seçim kampanyaları dönemindeki Erdoğan- Kılıçdaroğlu kapışması daha farklı seyredecek. Kılıçdaroğlu'nun adaylığının temel bir zaafı var. Önümüzdeki beş yılda dünyanın çok tehlikeli ve belirsizlikleri yüksek bir döneme giriyoruz. Bu dönemde Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'yi yönetemeyeceğini, her şeye rağmen Erdoğan'ı seçmenin daha uygun olacağını düşünen seçmen grupları CHP ve HDP saflarından bile çıkabilir. Kılıçdaroğlu ve HDP ağırlıklı bir siyasetin getireceği değişimden kaygı duyacak muhafazakâr-milliyetçi seçmenleri de bunlara ekleyin.