2023 seçimlerine yaklaştıkça 6'lı masanın dağınıklığı artıyor.
Son masa içi tartışma CHPli Tekin'in "HDP'ye bakanlık verilebilir" açıklamasıyla başladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in "HDP'nin olduğu masada biz olmayız.
Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz" tepkisi ile devam etti.
"HDP oyları ile seçilen Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden İyi Partililer ihale alıyor" bilgisi ile daha da büyüdü.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun kendi adaylığını masaya dayatması, CHP'nin HDP ısrarı ve Akşener'in CHPli belediye başkanlarının adaylığı ihtimalini sıcak tutan ziyaretleri masanın iki büyük partisi arasındaki sıkıntıyı büyütüyor.
Gerçi bir süredir 6'lı masanın dağınıklığı ve beklenen performansı gösterememesi gündemden düşmüyor.
Siyaset yorumcuları arasında masa dağılır mı dağılmaz mı totosu yapanlar var.
Masayı dağıtanın mahvolacağı tehdidinde bulunanlar da eksik değil.
6'lı masa içi tartışmalara bakınca ister istemez akla şu soru getiriyor: 6'lı masayı dağıtmak mı yoksa bir arada tutmaya çalışmak mı daha maliyetli?
Masadan ayrılmanın partileri aşağı çekeceği hesaplanıyor.
Ancak 6 parti genel başkanı masadan kendi seçmenini ikna edecek ortak aday ve program oluşturamazsa masada oturmak giderek zorlaşıyor.
Malum, pedalları çevirmediğinde bisikletin yıkılacağını herkes bilir.
6'lı masanın komisyonlarının hazırladıkları politika belgeleri ya da geçiş süreci takvimleri ortak aday meselesinin önüne geçemiyor.
Ancak CHP içi ve CHP ile İyi Parti arasındaki aday ve HDP'yi konumlandırma çekişmesi masadaki birlikteliği zorluyor.
Böylece 6'lı masayı en çok zorlayan hamleler iktidar cenahından gelmiyor.
Kılıçdaroğlu, Akşener ve bu iki genel başkanın partilerinden ve onları destekleyen çevrelerden geliyor.
Durum bu olunca iktidar cenahına sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği gibi, "Şu anda altılı masanın yaptığı tek iş var: Önümüzdeki toplantıyı kimin evinde yapacağız?... Bir mesafe alın, bir adım atın; yok. Herhalde bunlar Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklamayı yaptığı ana kadar bir karar alamayacaklar diye düşünüyorum" değerlendirmesi kalıyor.
6'lı masanın iddialı bir program ve ortak adayla gelememesi artık iktidarın eleştirmesine gerek kalmayacak ölçüde muhalefetin aleyhine çalışıyor.
Zira muhalefetin genel başkanları boş durmuyor, rekabetlerini derinleştiriyor.
Kılıçdaroğlu kendi adaylığını geri dönülemez noktaya taşırken Gül, İmamoğlu ve Yavaş isimleri de konuşulmaya devam ediyor.
İyi Parti, "merkez sağın öne çıkan partisi ve muhalefetin ilk partisi olmak" istiyor.
Bu sebeple Kılıçdaroğlu'nun adaylık kulvarından çıkardığı Yavaş ve İmamoğlu'nu hâlâ gündemde tutmayı tercih ediyor.
Durun siz aynı taraftasınız uyarıları yapan yorumcular da "birinci turda kazanma" meselesi ile 6'lı masanın dağınıklığını toplamaya çalışıyor.
Bence dağınıklık bu masanın kaderi.
İsteseler de toparlayamazlar.
Son HDP tartışması gösterdi ki, 6'lı masanın iddialı program ile gelmesi de partileri ve seçmenlerini zorlayacak.
Kaldı ki Akşener'e "Halk seni karanlık işlerden tanıyor" diyen HDP'nin radikal talepleri, Türkiye'nin yeniden yapılandırılmasına dair beklentilerle dolu.
İşte asıl çıkmaz!
Masayı dağınık halde tutmak da toparlamak da yeni sorunlar üretiyor.
Henüz iktidar seçim kampanya döneminin taktiklerine başlamış da değil.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz