Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilim yeni örneklerle devam ediyor. En son hadise 23 Ağustos'ta Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz'de NATO görev uçuşu yapan Türk F-16'larını Girit'te konuşlanan S-300 hava savunma sistemi ile radar kilidine almasıydı.
Malum son dönemde Atina'nın Lozan ve Cenevre anlaşmalarına aykırı olarak adaları silahlandırması ve ABD'nin Yunanistan'daki yığınağı Türk kamuoyunu rahatsız eden konulardı. Bunlar yetmezmiş gibi Yunan Başbakan Miçotakis hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzattığı normalleşme elini sıktı hem de ABD Kongresi'nde Türkiye'ye F-16 verilmesini engellemeye çalıştı.
Bu tavır Türkiye'nin ısrarla sürdürmek istediği normalleşme arayışına zarar verdi.
Muhalefet partilerini dinlenme skandalı ile çalkalanan Yunanistan'da partiler ekim ayında olabilecek bir erken seçim için hazırlık halindeler. Anlaşılan "Türkiye tehdidi" kartını seçimlerde kullanmak isteyen Miçotakis hükümeti, S-300'lerin kullanılması örneğinde olduğu üzere tehlikeli bir gerilim siyaseti yürütüyor.
Son yıllarda bölgesel ve küresel meselelerde daha etkin roller üstlenen Türkiye'nin gücü, Yunan siyaseti için kullanılacak önemli bir malzemedir.
***
Kuşkusuz, Miçotakis hükümetinin Fransa ve ABD ile girdiği savunma ilişkilerini Türkiye ile gerilimi artırmada bir garanti olarak gördüğü de söylenebilir.
Bu durum iki NATO üyesi arasındaki ilişkiyi daha kötü hale getirmekle kalmıyor, NATO içi dayanışmayı da sıkıntıya sokuyor. Washington'da Yunanistan'ı jeopolitik hesaplarının daha merkezine koyma niyetinde olanlar, Atina'ya taşıyamayacağı bir risk alma cesareti veriyor olabilirler.
Türkiye ve Yunanistan'ın birbirine yakın tarihlerde seçime gideceği hatırlanırsa bu gerilim yükselmesi hayırlı bir haber değil.
Evet, Yunanistan, Türkiye'yi kendisini tanımladığı "güçlü bir öteki" olarak görüyor.
Maksimalist taleplerini dayatabilmek için de sürekli başka ülkelerle Türkiye'ye karşı işbirliği arayışında. Aynı şey Türkiye için söylenemez. Türkiye farklı bir ligde.
Türkiye'nin büyük güçlerle yürüttüğü diplomasinin ufku Yunanistan'ı ziyadesiyle aşan bir boyuta sahiptir. İki komşu arasında gerilim değil işbirliği olmasını ister. Ancak bu AB ya da ABD'yi arkasına alarak Atina'nın birtakım dayatmalarda bulunmasına göz yummayı asla getirmez.
***
Batı başkentleri ve Atina bir şeyin farkında olmalı. Türkiye ve Yunanistan arasında Ege ve Doğu Akdeniz'de (karasuları, hava sahası ve diğer yetki alanı paylaşımları, adaların silahsızlandırılması ve Kıbrıs'ın statüsü gibi) çözülmesi çok zor önemli sorunlar var.
Bunlar güç yarıştırarak, oldubitti ile veya bazı ülkelere dayanarak ortadan kaldırılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yüzüncü yılı gibi sembolik bir dönemde iki komşu ülke seçimlere hazırlanıyor.
Elbette Miçotakis, seçimler için gerilimden medet umuyor olabilir. Hatta belki de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sert bir şekilde kendisini paylamasından da mutlu olacaktır. Ancak tekrar edeyim. Türkiye ve Yunanistan arasında çözümü zor konular iki ülkenin benzer zamanlardaki seçim gerilimlerini taşıyamayabilir.
"Arkam sağlam" tavrıyla gerilimi aşama aşama yükselten Miçotakis ülkesine zarar veriyor. Washington'dan gelen ziyaretçilerin Yunanistan'ın siyasi denklemlerini bozmasına müsaade ediyor. Seçim döneminde bu gerilim, tehlikeli bir sarmala dönme riski taşıyor.
***
Not: Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz