Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazı çıkışı Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelikleri konusunda "olumlu düşüncede olmadıklarını" açıkladı. Rusya'nın Ukrayna işgalinden sonra Soğuk Savaş döneminde bile tarafsız olan Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılma isteklerini ifade ettiklerini biliyoruz. Genel Sekreter Stoltenberg, iki ülkenin başvuruları durumunda katılımlarının "hızlı ve sorunsuz" olacağını belirtti. Rusya'nın itirazlarına rağmen 30 Haziran'daki Madrid NATO Zirvesi'nin gündeminin, iki ülkenin üyelik başvurusu olması ihtimali yüksek. Batı ve Rusya arasında Ukrayna krizine ek olarak bir de bu NATO'nun yeni genişlemesi gerilimi artırıyor. Avrupa güvenlik mimarisini yeni bir döneme taşıyacak bir mesele olarak bu iki ülkenin NATO üyeliği, Rusya'nın kâbus senaryosunu oluşturuyor.
***
Ukrayna işgalini NATO genişlemesini engellemek için yaptığını söyleyen Rusya, şimdi daha büyük bir meydan okuma ile yüz yüze. Nitekim Kremlin bu iki ülkenin NATO'ya katılmasını Rusya için "kesin tehdit" olarak göreceklerini açıkladı. Yine Rus yetkililer, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmasının Avrupa'yı daha güvenli kılmayacağını söylemekle kalmadı, NATO üyesi olmanın bu iki ülkeyi "çatışma alanına dönüştüreceğini," "düşmanın parçası haline getireceğini ve bütün riskleri taşıyacağını" yüksek sesle dillendirdiler. "Askeri-teknik önlemler" dahil "misillemede bulunma" tehdidinde bulundular. Kuzey'den de çevreleneceğini gören Rusya'nın Baltık Denizi'ne nükleer füzeler yerleştirme arayışına hazır olalım. ABD ve İngiltere yeni üyelikleri desteklerken Türkiye'nin rahatsızlık belirten havası hissediliyordu.***
İşte Erdoğan böylesine önemli bir meselede önümüzdeki günlerde dünya siyasetinde çok tartışılacak bir değerlendirme yaptı. Konuya olumsuz yaklaşmasının sebebini şu şekilde açıkladı: "Daha önce Yunanistan ile ilgili NATO konusunda yanlış yaptılar bizden önceki yönetimler. Yunanistan'ın NATO'yu da arkasına alarak Türkiye'ye tavrını biliyorsunuz, bunu istemiyoruz. İskandinav ülkeleri maalesef terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi. PKK'sı, DHKP-C'si İsveç'te, Hollanda'da yuvalanmış durumda. Hatta parlamentolarında da yer alıyorlar." Erdoğan'ın açıklaması bazı Batı başkentlerinde hoşnutsuzluk üretebilir. Hatta bunun NATO dayanışması aleyhine ve Rusya lehine olduğunu söyleyenler çıkabilir. Elbette alakası yok. Türkiye, NATO'nun dayanışmasını artırmasını isteyen ülkelerin başında geliyor.***
Ankara'nın "olumlu düşüncede olmadığını" söylemesinin Finlandiya ve İsveç'in üyelik başvurusunu veto edeceği anlamına gelip gelmeyeceği henüz belli değil. Ancak net olan, İskandinav ülkelerinin PKK (ve hatta FETÖ) konusunda müttefiklik anlayışına aykırı hareket etmelerinin kabul edilemez olduğudur. Türkiye'nin Finlandiya'dan daha çok İsveç'in politikalarından rahatsız olduğunu söyleyebiliriz. İsveç'in NATO başvurusu bu ülkenin kamuoyunda tartışılırken bazı yorumcuların üye olunca meşhur 5. Madde'ye referansla "Biz Türkiye'yi mi savunmak zorunda kalacağız" değerlendirmeleri oldu. Tartışmayı 5. Madde'ye rağmen "Mecbur değiliz" şeklinde sonuçlandırdılar.
PKK'lılara yataklık eden bir ülkenin bu cüretkâr tartışmasının Türkiye açısından can sıkıcılığı ortada. Kararlarında oybirliği gerektiren bir savunma örgütü olan 30 üyeli NATO'nun en önemli üyelerinden birisi olarak Türkiye'nin, güvenlik çıkarlarına aykırı konumda olan ülkelerden mevcut politikalarını değiştirmek istemesi kadar makul bir durum yok. Türkiye'nin terörle mücadele ve sığınmacılara güvenli bölge oluşturmak için Suriye'deki operasyonlarını eleştirenlere tepki koyma hakkı ve gücü var. Ankara, NATO'nun ana hedeflerine sahip çıkarak müttefiklerinden milli güvenlik hassasiyetlerine olumlu cevap verilmesini istiyor. Top şimdi NATO'nun diğer etkili üyelerinin sahasında.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz