Dün, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının beşinci gününde ateşkes gündemdeydi. Belarus sınırında Rus ve Ukraynalı heyetler, bu satırlar yazılırken müzakere halindeydi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski derhal ateşkes ve Rus güçlerinin Ukrayna topraklarından çekilmesini istediklerini toplantıdan önce açıkladı. Bu ilk görüşmeden kimse ciddi bir ilerleme beklemiyor. Masada olmayı iki taraf da önemsiyor, ancak hem Rus lider Putin hem de Zelenski için taviz vermek, baldıran zehri içmekten farksız.
Zelenski, AB cenahından gelen güçlü ekonomik yaptırım ve askeri yardım kararlarına ek olarak Ukrayna direnişi sebebiyle elinin güçlendiğini düşünüyor. Rusların, Kırım ve Donbas dahil Ukrayna topraklarından çekilmesini istiyor. Üç gün önce tarafsızlığa hazır olduğunu söylerken şimdi Ukrayna'nın AB'ye alınması çağrısı yapıyor.
***
Savaşın ilk beş gününün değerlendirmesinde Rusya'nın Kiev'i düşürememesi bir başarısızlık olarak görülüyor. Bir yandan Kremlin, Ukrayna halkını kaybetmemek için ağır bombardımanlara dayalı bir işgal yürütmüyor. Suriye'deki operasyonlarına kıyasla altyapı ve sivil kayıpları önemsediğini gösteriyor. Ancak diğer yandan AB, beklenenden sert tepki veriyor. Ağır finansal yaptırımlara ek olarak AB, Ukrayna'ya askeri yardımda bulunuyor.
Bu yardımın, Rusları şehirlere çeken Ukrayna ordusunun direncini artıracağı açık. Bu da Putin'in en istemeyeceği şeyi, savaşın uzamasını beraberinde getirir. Savaşın seyri ile ilgili giderek Rusya'nın zora girmekte olduğu algısı yaygınlaşıyor. Kremlin'in nükleer kartı erkenden çekmesi bunun işareti.
Zelenski'nin şartlarından taviz vermemesi durumunda Putin daha sert bir işgale yönelmek zorunda kalabilir. Sadece Donbas karşılığında bile Putin'in geri çekilmesi ciddi bir karizma çizilmesi demek. Zira Putin taleplerinin çıtasını çok yüksekte tuttu. Bu itibarla Putin'in Ukrayna macerasından minimal kazanımla geri çekilmesi zor görünüyor. Siyasi hayatının bütün hedeflerinin ve Moskova'nın yeni imparatorluk hayalinin sonu demek. Ukrayna karşısında geri adım atan Rusya'nın caydırıcılığı da ciddi hasar görecektir.
Peki, müzakerelerden her iki taraf için onurlu bir çıkış mümkün mü? AB'nin askeri yardımını alabilen Zelenski, masada Kırım ve Donbas'ı verebilir mi? Ukrayna'nın diğer kısımlarını kurtardım diyebilir mi? Söylemi yukarıda tutan Zelenski'nin Rusya'yı ikinci bir dalga ile daha sert bir işgale yöneltmesi de söz konusu.
Putin'in Ukrayna krizinde tetiği çekmesi, uzun vadeli etkileri olacak jeopolitik bir kırılmayı başlattı. Doğu Avrupa ve Baltıklar artık Rus tehdidini hiç unutmayacaklar. Avrupa, Rusya'ya enerji bağımlılığından kurtulmak ve kendi güvenliğini sağlamak durumunda. Şimdiden Almanya, yüz milyar euroluk ek savunma fonu ile müthiş bir silahlanma kararı aldı. Bu, Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen güvenlik mimarisini radikal ölçüde değiştirecek bir karar, kesinlikle bir dönüm noktası. ABD-Çin gerilimini ensesinde hisseden Japonya'nın benzer savunma kararları alması hiç şaşırtıcı olmaz.
***
Nükleer kartı açan Putin, büyük güç rekabetini yeni bir safhaya taşıdı. Putin zorlu bir denkleme yürüyor. Ya tam ve sert işgal ya da müzakereleri bahane ederek minimal kazançla geri çekilmek. İlki Ukrayna'yı perişan edecek bir iç savaş veya ortadan ikiye bölünme demek. Rusya'nın yıllar sürecek bir izolasyonu demek. İkincisi de Putin'in "yeni çar" olma hayalinin iflası demek. Bu zorlu denklem, Rusya'nın Ukrayna işgalinin uzun sürebileceğini düşündürüyor.