Yine bir cuma günü kutlu bir açılış daha...
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taksim Camii'ni ibadete açarak "150 yıllık bir hayali" gerçekleştirdi.
İslam âlemine, milletimize ve İstanbullulara hayırlı olsun.
Lider, hayalleri ve milletine verdiği sözler için siyaset yapar.
Siyasi mücadelenin tozu toprağı içinde öyle anlar vardır ki, parıltısı ile lideri ve milleti buluşturur.
İşte Erdoğan'ın Büyük Çamlıca Camii ve Taksim Camii'ni yaptırması ile Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması bu parlamanın yaşandığı anlardandır.
İstanbul âşığı Erdoğan'ın hemşerilerine 1994'te verdiği bir sözü, hayalini daha yerine getirmesidir.
Erdoğan'ın bu şehre ve ülkeye o kadar çok hizmeti var ki, aslında sadece kendisi ile yarışıyor.
27 yıllık siyasi iktidar döneminde İstanbul'u dünya kentleri arasında öne çıkaran mega projeler gerçekleştirdi.
Marmaray ve Avrasya Tüneli'nden İstanbul Havalimanı'na ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne kadar birçok eseri sıralayabiliriz.
Bunlar arasında Büyük Çamlıca ve Taksim Camii'nin yapılması ile Ayasofya'nın ibadete açılmasının önemli semboller olduğu aşikâr.
Nitekim Erdoğan da Taksim Camii'ni "Büyük ve güçlü Türkiye'nin doğuşunun işaretlerinden birisi" olarak niteledi.
Bu açılışın "Ayasofya Camii Kebir'ine verdiğimiz bir selam, İstanbul'un fethinin 568'inci yıldönümüne bir hediye" olduğunu söyledi.
Seküler kesimin bir kısmında bu sembolizmden rahatsız olanlar mevcut.
Taksim Camii'nin kentsel ihtiyaçtan kaynaklanmadığını söyleyerek yeni eseri "ideolojik bir proje" ya da "fikri ve kültürel iktidar gösterisi" olarak niteliyorlar.
"Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin sembollerine karşı" üretilen bir sembol olarak görüyorlar.
Neyin sembolü?
Güçlü iktidarların birçok alanda dönüşümler gerçekleştirmesi ve yeni semboller üretmesi hayatın bir gerçekliğidir.
AK Parti lideri Erdoğan da icraatları, tercihleri ve söylemleri ile Türkiye'nin gidişatına kritik etkilerde bulunmuş bir siyasetçidir.
Toplumun bütün kesimlerine sunduğu hizmetlerinin arasında geniş İslamimuhafazakâr kesimlerin hayallerini gerçekleştirmek de bulunuyor.
Laikçi vesayeti tasfiye ederek başörtüsü ve din eğitimini özgürleştirmesi buna örnektir.
Dindarları dünya ile yüzleştiren özgüvene taşıması buna örnektir.
Ayasofya'nın ibadete açılması ile Büyük Çamlıca ve Taksim Camii'lerinin yapılması diğer örneklerdir.
Daha fazlası da sayılabilir.
Önemli olan bu sembolik hizmetlerin ve eserlerin ne için ve neye karşı olduğu.
Erdoğan'ın siyaseti "Cumhuriyet'e karşı" konumlandırılamaz.
Aksine Cumhuriyet'i toplumun tüm kesimlerinin üstün değeri yapan bir siyaset yürütmekte.
Bu amaçla da son iki yüzyıldaki Osmanlı- Türk modernleşmesine hâkim olan Batıcıpozitivist modernizmin aşırılığını tasfiye etmek için çabaladı ve önemli başarılar da elde etti.
İşte Taksim Camii milletin iradesinin tecellisi yolunda yeni bir adımdır.
Türk milletinin dini ihtiyaçlarının ve milli özgüveninin başka bir tezahürüdür.
Buna ister "merkez ile çevrenin buluşması, entegrasyonu" deyin, ister "yüzyıllık bir normalleşme serüveninin son köşe taşı" deyin ister "milletimizin kendi modernliğini üretmesinin işareti deyin."
İdeolojik kaygılara da polemiklere de ihtiyaç yok. Bu kutlu açılış milletimize tekrar hayırlı olsun. Taksim Camii: Cumhuriyet'in ikinci 100 yılına armağan.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz