Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın HDP'ye açtığı kapatma davası, 2023 seçimlerine kadar siyasetin nirengi noktasını oluşturacak.
Uzun süre HDP'nin kaderinin, HDP'lilerin ne yapacağının ve iktidar ile muhalefet partilerinin takınacağı tavırların gündemi belirlemesine hazır olalım.
İttifaklar ve siyasal sistem tartışmaları da bu gündem etrafında şekillenecek.
Elbette HDP'nin durumuna Anayasa Mahkemesi üyeleri karar verecek.
Venedik kriterleri ve Batasuna kararı ışığında HDP'nin kapatılması kimseyi şaşırtmaz.
Demokrasilerde siyasi partiler vazgeçilmez aktörlerdir.
HDP'nin kendinden önceki sekiz parti gibi kapatma ya da fesih yoluyla siyaset sahnesinden çekilmesi arzu edilmezdi.
Ancak 6-8 Ekim 2014 olayları ile başlayan süreçte HDP'li siyasetçiler partilerini kapattırmak için ellerinden geleni yaptılar.
HDP'nin "ısrarla geçmişteki kapatılan diğer bölücü partilerin yolundan gitmesi" iddianamenin ana vurgusu.
PKK terörüyle arasına sınır çizemeyen HDP, demokratik sabrı sonuna kadar zorladı.
***
Dini ve etnik kimlik siyaseti yapan partiler demokrasilerin en zorlu sınavlarıdır.
Türkiye'nin bu alanlardaki meydan okumaları da hayli çetin.
1980 sonrası dönemde Kemalist vesayet şiddetle hiçbir ilgisi olmasa da Refah Partisi ve Fazilet Partisi'ni kapatmayı tercih etti.
Demokratik siyasetin dışına taşmayan İslamcılar, dönüşerek siyasetin merkezine yöneldiler. 2002 sonrasında
AK Parti iktidarı hem yasakçı vesayeti tasfiye etti hem de muhafazakâr kesimlerin başörtüsü ve dini eğitim taleplerini karşıladı.
HDP çizgisi ise terörle arasına mesafe koymayı ne yazık ki hiç tercih etmedi.
1990'dan bugüne demokratik siyasetin içinde yer almasına ve sıklıkla parti kapatma tecrübe etmesine rağmen dönüşmemekte ısrar etti. Şiddetin yaratıcılığını kutsayan bu yaklaşım,
AK Parti iktidarının Kürt kimlik taleplerini karşılamasına rağmen devam etti.
Bu sebeple bugün,
HDP'nin kapatılması konusunu "1990'lara dönüş" şeklinde ele alamayız.
***
Mesele, iki çözüm süreci denemesi yaşandıktan sonra yeni bir safhada artık.
PKK ve HDP'nin çözüm sürecine ihanet eden tavırları (Kobani ve çukur eylemleri) ve sonrasında değişmeyen politikası yüzünden bugünkü noktadayız.
Kürtleri yok sayan vesayet tasfiye edildiği halde
PKK terörüne hizmet edecek şekilde parti siyaseti yapmak HDP'li siyasetçilerin affedilemez, en büyük günahı.
Belki Marksist-Leninist örgütlenmeye sahip KCK-PKK'nın totaliter yönü, HDP'nin terörle mesafeli bir çizgi oluşturmasını engelledi.
HDP'li siyasetçiler belki gönüllü, belki mecburen Kandil'in gölgesinde ve müsaade ettiği kadar siyaset yaptılar.
Bu arada CHP başta olmak üzere muhalefet partileri de HDP'yi marjinallikten çıkarmak için demokratik baskı oluşturmadılar.
Sonuç: HDP bütün fırsatları zayi etti, demokratik testi geçemedi.
***
Başsavcılık, HDP üyesi 685 kişi hakkında siyasetten 5 yıllığına men cezası isteyerek aynı çizginin yeni parti kurmasını engellemek istiyor.
Kürt siyasetini şiddet kullanan, totaliter yapının vesayetinden kurtarmak elzem.
Demokraside sırtını dağa dayayarak siyaset yapılamaz.
Kürt kimlik siyaseti yapmak isteyenlerin ise önü açık olmalı.