Üç milletvekilinin istifası ve Muharrem İnce'nin parti kurma hazırlığı gözleri CHP'ye çevirdi. Grup Başkanvekili Özel, istifaları "Saray operasyonu" diye yorumladıysa da mesele daha karmaşık ve derinlerde. Kılıçdaroğlu'nun son yıllarda bütün muhalefet partilerini bir araya getirmek için CHP'yi "ideolojisiz ve kimliksiz olarak konumlandırma" siyasetinin krizi ortaya çıktı. Nitekim istifa eden milletvekillerinden birisinin, CHP yönetime eleştirileri parti kimliği ve vizyonuna dairdi: "Yabancılardan demokrasi dilenmek, Atatürk demekten imtina etmek, kumpaslarla kurultay dizayn etmek, makam sevicilik, Gül ve türevlerine bel bağlamak ve HDP'nin dizinin dibinde iktidar aramak." CHP Sözcüsü Öztrak'ın bu sert eleştirileri "Tam da iktidara giderken... Cumhur İttifakı'nın ağzıyla yöneltilen ithamlar" olarak nitelemesi CHP'nin krizini örtmüyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Mevcut stratejinin sonu
Kılıçdaroğlu'nun niyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığını ete kemiğe büründürmek. Yani "demokrasiden yana olanlarla otoriterlikten yana olanlar" ayrımını kurmak ve bunun uzantısı olarak "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisiyle muhalefet partilerini etrafında toparlamak. İktidarı kutuplaşmayla suçlayıp kendi tabanını konsolide etmek. Kılıçdaroğlu bu strateji ile sonuç almadı değil. 2019 yerel seçimlerinde hem İYİ Parti hem de HDP oylarını alarak İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandı. Aynısını 2023 seçimlerinde tekrarlama arzusunda. "Militan ve sözde cumhurbaşkanı" gibi radikal söylemlere başvurması ve erken seçim istemesi de kutuplaşmanın CHP'nin lehine işlediğini düşünmesinden... Ancak anlaşılan bu stratejinin sonuna geldi.
Başarı algısıyla birleşen kimlik kaybı
Partiyi tümüyle kontrolüne alsa da Kılıçdaroğlu parti içi tüm klikleri bir arada tutamıyor. Öztrak'ın işaret ettiği "tam iktidara giderken" hissiyatı CHP içindeki iktidar, kariyer, rant ve siyasi kimlik kavgasını büyütüyor. Bir anlamda 2019'daki belediye başarısı, iktidar olabiliriz ümidini besleyerek şimdi CHP'nin içini karıştırıyor. Zira maliyet CHP'nin ideolojisini ve kimliğini kaybetmesi olarak görülüyor. İnce'nin Atatürkçülük eleştirisiyle girdiği yol Kılıçdaroğlu'nu hayli terletecek. Kastettiğim sadece seçmen kaybı ihtimali değil. İnce ve Sarıgül'ün partileri CHP'deki açılım adı altındaki kimliksizleşmeyi ve siyasetsizliği berraklaştıracak. İktidara yarar kaygısıyla bastırılan özeleştirileri gün yüzüne çıkaracak. Mahalle baskısının artık ömrü doldu. AK Parti'den ayrılanların her gün CHP'nin argümanlarıyla iktidarı eleştirmesi gibi CHP'den ayrılanların da Kılıçdaroğlu'nun CHP'sini tartışmasına tanık olacağız. Çok parçalı muhalefetin kendi içinde eleştiri halinde olmasının demokrasi kültürüne katkısı olacağı açık. Muhalefet için Erdoğan karşıtlığı yeterli bir ortak kimlik zemini oluşturmuyor.
Muhalefet içi tartışma neden yok?
Son on yılda içte ve dışta siyasetin ana malzemesi Erdoğan karşıtlığı. Bu siyasetin en büyük sorunlarından birisi reaksiyoner olması ise diğeri de muhalefet içi tartışmayı baskılaması. Karşıtlık paydası muhalefet partilerine ne seçmen kazandırıyor ne de kimlik krizlerini örtüyor. Muğlak bir parlamenter sisteme dönüş önerisinde uzlaşmak yeterli bir tutkal oluşturmayacak. CHP hazırlık yaptığı "Kürt sorununu" da bu gidişle hiçbir zaman tartışamayacak. Yine ülkenin devamlı erken seçim havasında tutulmak istenmesi muhalefetin ideolojik farklarını gidermeyecek. Terörle mücadele, dış politika, HDP'nin marjinalliği ve milliyetçilik konuları, seçmen tercihlerini etkilemeye devam edecek. Karşıtlık ya da kutuplaşma ile sağlanan konforlu alan giderek önemini yitiriyor. Siyaset üretme üstünlüğü hâlâ iktidarda. CHP ise siyaset üretemenin, ideolojisini kaybetmenin ve kimliğini ince ittifak hesapları için baskılamanın sorunlarını yaşıyor. Altı oktan geriye kalan laiklik vurgusu bile silikleşti. Atatürkçülük bugün, CHP için bütün partilerin ortak sembolü olan Atatürk'ü sahiplenmekten başka bir şey ifade ediyor mu, şüpheliyim. Muhalefet, "iktidara yarar" kaygısıyla kendi içindeki farklılıkları tartışmayınca iktidara da alternatif olamıyor. Amiral gemisi CHP'nin krizi diğer muhalif partileri de zorlayacak.