Siyasi parti genel başkanlarının görüşme trafiği hızlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Saadet Partisi (SP) ile yaptığı "ittifak" konulu görüşmeler, muhalefeti de harekete geçirdi. Gün geçmiyor ki CHP, İYİ Parti, SP, DEVA ve GP genel başkanları ziyaretleşerek "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerileri eşliğinde ikili ilişkileri sıcak tutmaya çalışmasın. Önümüzdeki aylarda dört konu birbiriyle etkileşim halinde iç siyasetin hararetini artıracak: HDP'nin kaderi, yeni partiler, ittifak denklemlerindeki değişim çabaları ve sistem tartışması. En son Esenyurt ilçe teşkilatından yansıyan PKK propagandası yapan görüntüler HDP'nin terör örgütü ile arasına mesafe koyamayacağının bir örneğini daha gösterdi. MHP'nin "HDP kapatılsın" çağrısının davaya dönüşüp dönüşmeyeceği, dönüşürse Anayasa Mahkemesi'nin ne karar vereceği şimdilik belirsiz. "Odak" olmanın tarifinin zorlaştırılması sebebiyle dava açılsa bile kapatılmama ihtimali de söz konusu. Gerçi HDP'nin kapatılmayı engellemeyi değil teşvik edecek şekilde davrandığı ortada. Bugünkü marjinal haliyle meşrulaştırılmasının demokratik siyasete katkı sunmayacağı da açık. Bir süre daha HDP, ittifaklar içi ve arası siyasetin argümanlarını ve hamlelerini beslemeye devam edecek.
SP'nin kararı neleri etkiler?
Milli Görüş geleneğinin Cumhur İttifakı'na katılması, oluşacak oy hareketlenmesinden ziyade DEVA ve GP'nin CHP kanadında konumlanmasını zorlaştırması açısından önemli. SP'nin ittifaka katılma konusunda ikiye bölündüğü anlaşılıyor. Ortak ideolojik geçmiş ve başkanlık sistemine bakıştaki farklılığın nispeten azlığı AK Parti ile SP'yi yakınlaştıran hususlar. Dahası, SP'nin iki kez AK Parti ile ittifakı konuşarak uzlaşmamaktan elde ettiği bir şey yok. Yani, CHP ile Millet İttifakı içinde olmak SP'ye oy getirmiyor. Halbuki Cumhur İttifakı'na katılması durumunda AK Parti ve MHP arasındaki oy geçişkenliği AK Parti ve SP arasında da olabilir. Ve bu da DEVA ve GP'nin AK Parti tabanına yaptığı hamlelerin etkisini düşürür. İşte bu denklem SP'yi bir süre daha gündemde tutacak. SP'nin yönetiminin "dost acı söyler" ve "seçime bir hafta kala" cümleleri siyasi pozisyonlarını değiştirmek ile değiştirmemek arasında zorlandıklarını gösteriyor. İktidardan beklenen "politika" değişikliği "reform gündemi" etrafında müzakere edilebilir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Muhalefetin ortak tutkal arayışı
HDP dışındaki muhalefet partilerinin hepsi kendi parlamenter sistem önerilerini hazırladı. GP'den sonra diğerleri de bu önerilerini kamuoyu ile paylaşacak. İYİ Parti "partisiz ama yetkili cumhurbaşkanı olsun" eğiliminde iken CHP ve GP "sembolik" olmasından yana. Farklı güçlendirilmiş parlamenter sistem önerileri, muhalefet partilerini bir araya getirecek bir tutkal fonksiyonu üstlenir mi? Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerileri tartışıldıkça görülecek ki, bu tartışma çok yönlü reaksiyonerlik taşıyor. 1- Mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemindeki "yetkili ve partili başkan" formülüne karşılar. 2- 1982 Anayasası'nın "yetkili, partisiz ama sorumsuz" cumhurbaşkanını da istemiyorlar. 3- 1982 öncesinin parlamenter sistemindeki istikrarsızlıkları da aşmak için "rasyonelleştirme" uygulamaları öneriyorlar. Muhalefet partilerinin bu çok yönlü hesaplaşmayı yapabilecek somut bir öneride anlaşması çok zor. Diğer zorlukları 2007 referandumu, 2014 ve 2018 seçimleri ile cumhurbaşkanını doğrudan seçen halkı, elinden bu yetkiyi almaya ikna etmek. Dahası, 2023'te mevcut sisteme göre seçime gidip hem Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu elde etmeleri hem de buna uygun bir cumhurbaşkanı profiline seçimi kazandırmaları gerekiyor. Muhalefet sahici bir sistem tartışması yapsaydı, mevcut başkanlık sistemini kendilerince tashih etmeyi önerirlerdi. Özü "eski parlamenter sisteme dönüş" olan "güçlendirilmiş" öneriler ortak siyasi vizyonda buluşamayacak partilerin ortak tutkal arayışı. Erdoğan karşıtlığına yeni bir malzeme ekleme çabası. Yeni konjonktürden ilhamla "demokrasi bloku" kurma niyeti. Sistem tartışmasının iktidara yarayacağı görüşümü tekrarlayarak yazımı bitireyim.