Sosyal medya platformlarının regülasyonu konusu yeniden gündemin baş köşesinde. Nefret suçları, hakaret, terör propagandası, dezenformasyon, manipülasyon, sahte haber ve iftiranın sosyal medya mecralarında ulaştığı boyut dünyanın bütün ülkelerinin eğilmek zorunda kaldığı temel bir problem. 2016 başkanlık seçimlerinde Rusya'nın yaptığı söylenen kampanya manipülasyonlarından sonra dijital alan devletler için güvenlik ve egemenlik meselesine dönüştü. İstihbarat örgütlerinin operasyonlarından ticari sırların çalınmasına ve medya manipülasyonlarına kadar siber alan mücadele ve iktidar alanı haline geldi. Yine merkezi ABD'de olan ulusaşırı şirketler konumundaki sosyal medya ve internet platformları ulus devletlerle masaya oturmak zorunda bırakıldı.
Dijitalleşmenin olumsuz yönlerinden halkını korumak için 2017'de Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkeleri yeni yasalar çıkardı. Türkiye'de sosyal medya alanının hala regüle edilmemesi ciddi bir eksiklik olarak görülüyordu.
Önceki gün Başkan Erdoğan, çok üzücü bir olay sonrasında Twitter, Facebook, Youtube, Instagram ve Netflix gibi platformlara ilişkin regülasyon yapma sürecini başlattı.
***
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın dördüncü çocuğu olan Hamza Salih'in doğumunu haber veren tweet'ine yönelik yapılan ahlaksız paylaşımlar "artık yeter" dedirten bir alçaklığın tezahürüydü. Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak'ı tebrik ederken, ailenin kutsallığına yapılan bu saldırıyı telin ediyorum. Sorumluları cezalandırıldığı gibi, bu üzücü olay vesilesiyle siyaset kurumunun sosyal medya alanını regüle etme konusunda ortak bir noktayı bulmasını ümit ediyorum. Bu alçaklığa verilen ortak toplumsal ve siyasi tepki sevindiriciydi. Ancak Erdoğan karşıtlığının bin bir türünü sosyal medyada üretenlerin yeni doğmuş bir bebeğe yapılan saldırıdan utanarak, almaları gereken bir insanlık dersi var. Bu tür ahlaksız saldırılar bir muhalefet türü olamaz. Ortak değerleri ve demokrasiyi çökerten kötülüklerdir. Farklı siyasi, ideolojik görüşlerin mücadelesini vermek temel insanlık değerlerini ihlal etmeye götürmemeli.***
Muhalefetin "sosyal medyama dokunma" veya "özgürlükler kısıtlanıyor" tavrı sorunu çözmediği gibi tüm dünyanın gündemindeki bir meseleyi de ötelemek demek. Evet, tam da "bizim ailemizin başına gelenler 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başına gelebilir" bilinciyle sosyal medya mecralarıyla ilgili yasal düzenleme yapılmalı. Bu platformlarının Türkiye'de ofis açma zorunluluğu getirilerek vergi vermeleri sağlanmalı. Sahte hesapların önüne geçilmeli. Bu şirketler, suç içeren paylaşımlar hakkında Türk yargısına hızlıca bilgi vermeli. Bunlara uymayan şirketler de tıpkı Fransa, Almaya ve İtalya'da olduğu gibi cezalandırılmalı. Regülasyon bu mecraları kapatma anlamına gelmiyor