Türkiye destekli UMH güçlerinin 18 Mayıs'ta Trablus'un güneybatısındaki stratejik Vatiyye üssünü almasıyla birlikte darbeci Hafter'in batı cephesi çöktü. Başkent Trablus ablukasının tümüyle çökmesi için sırada Tarhuna var. 2014'den beri Trablus'u baskı altında tutan Vatiyye üssünün UMH kontrolüne geçmesi hem sembolik bir zafer hem de askeri dengeyi daha da değiştirecek bir imkân. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in Trabslus'taki hükümeti desteklemeye hazır olduklarını açıklaması diplomatik alandaki değişimi gösteriyor. Hafter tarafından gelen "Türk hedeflerine karşı Libya tarihindeki en büyük hava harekâtını başlatacakları" yönündeki tehdit ise bu üssün savaşın seyrini değiştirmedeki kritik önemini gösteriyor. Batı cephesini kaybeden Hafter, Tarhuna ve Sirte'de tutunabilmek için çatışmayı bir üst düzeye taşımaya çalışabilir. Bu da savaş uçakları ile yapılacak ağır bombardımanları düşündürüyor. Nitekim Libya İçişleri Bakanı Başağa, Suriye'deki Hımeymim hava üssünden 8 Rus savaş uçağının Hafter'e gönderildiğini açıkladı. Bu gidişatın UMH'yi "Kuzey Afrika'daki en büyük askeri altyapı" olarak görülen Vatiyye'yi Türkiye ile imzaladığı askeri iş birliği anlaşmasına uygun olarak kapsamlı bir kullanıma itecek.
Diplomasi zamanı geldi mi?
Libya'da askeri denklem değiştikçe diplomasi arayışları da öne çıkıyor. NATO Genel Sekreter'inin desteği, ABD Başkanı Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un "gerginliğin bir an önce azaltılması" açıklaması, BAE'nin ateşkes çağrısı ve Türk ile Rus dışişleri bakanlarının "acil bir ateşkes" ve "BM himayesinde siyasi sürecin yeniden başlatılması konusunda hemfikir olmaları" diplomasinin hareketleneceğini gösteriyor. Ancak UMH ilk defa BM'nin tanıdığı meşru hükümet olarak tüm Libya'yı ele geçirme duygusunu hissediyor. Son yenilgilere rağmen Hafter'in pes etmesini beklememeli. UMH, Hafter güçleri Nisan 2019'dan itibaren ele geçirdikleri bölgelerden çekilmedikçe askeri operasyonu durdurmayacaktır. Rusya ve Mısır'ın Hafter'i değiştireceği yönünde medyada yer alan yorumlar ise Hafter'i ehlileştirme amaçlı. Rusya, Fransa, BAE ve Mısır'ın Hafter'in arkasında çekilmesi hayli zor. Ancak Ocak ayında Berlin Konferansı metnini bile imzalamayan Hafter'in artık o eski havası yok. Cephelerde durum UMH lehine değiştikçe Hafter destekçileri ya çatışmayı daha da yükseltmeyi seçebilir. Ya da masada kazanmak için diplomasiye ağırlık verilmesi yönünde baskıya geçebilirler. Bunun netleşmesinde Rusya kritik noktada.
Rusya'nın tercihi önemli
BAE parasıyla Hafter'e verilen hava savunma sistemleri ve Wagner askerleri UMH'yı durduramıyor. Moskova, Suriye'den sonra Libya krizine daha fazla müdahil olmak ister mi? Sahaya daha üst düzey silahlarla (S-300ler gibi) ve resmi askeri varlığı ile gelebilir mi? Bu hem ABD ve diğer Avrupa ülkelerinde alarm zillerini çaldırır. Hem de Libya'da Moskova'yı Suriye'deki gibi resmen davet edebilecek bir aktör bulunmuyor. Sudan, Çad ve Suriye'den getirilen milislerle ya da Wagner grubu ile sonuca ulaşılamayacı görüldü. Petrol fiyatlarının düşmesi, Suriye'de Esed'e verilen onca desteğe rağmen hala siyasi geçişini sağlanamaması Moskova'yı daha fazla müdahil olmaya değil, Türkiye ile uzlaşmaya itecek faktörler. Avrupa ülkeleri diplomasiyi tercih edecektir. Hafter'in dengelenmesini istelerse de Türkiye destekli UMH'nın tüm Libya'yı kontrol etmesini istemezler. İtalya kendisinin yapamadığını Türkiye'nin gerçekleştirmesinden mutlu ise de Fransa Hafter'den vazgeçmiyor. Almanya UMH'ya başarısının Ocak ayındaki Berlin Konferansını hayata geçirilmesine katkı sağlayacağını görüyor ancak Türkiye'nin Libya masasında artan etkisinden kaygılanıyor. Ankara, Hafter'in daha yoğun saldırılar yapmasına göre hazırlık yapmalı. Diplomatik koridorlarda müzakereler başlasa da Nisan 2019 öncesine dönülmeden askeri operasyonların durması beklenmemeli.
Libya krizi yeni ve zorlu bir süreçe girdi.