Seçim sürecinin son sürprizi, terörist başı Öcalan'ın HDP'ye seçimlerde "tarafsız kalın" çağrısı oldu.
Öncelikle Öcalan'ın mektubunun içeriğinin kamuoyundan iki gün gizlenmesi dikkat çekti.
Demirtaş'ın İmamoğlu'na destek açıklamasının avukatların İmralı görüşmesi sonrasına denk gelmesi de gözlerden kaçmadı.
Mektubun medyada yer almasından sonra ise HDP eş genel başkanları Öcalan'ın görüşlerini paylaştıkları yorumunu yapsalar da 23 Haziran stratejilerinin değişmediğini söylediler.
Başkan Erdoğan, mektubu PKK içinde Öcalan ile Demirtaş ve Kandil arasında bir "liderlik mücadelesi" olarak yorumladı.
PKK'nın "Kürt kardeşlerine" zarardan başka bir şey getirmediğini de özellikle vurguladı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli ise "Teröristbaşının mektubu, HDP'nin vahim sapmasına, zillet ittifakına verdiği rezil desteğine itirazın, tepkinin ve bundan duyduğu rahatsızlığın eseri ve sonucudur.
HDP ve Kandil, CHP'nin yanında hizalanmıştır.
Karşımızdaki tablo esef ve ibret vericidir" cümlelerini kullandı.
Cumhur İttifakı'nın tavrı bu tartışma "bizim dışımızda" ve "Biz, Kürt kardeşlerimizi terör örgütünün gerçek yüzünü görmeye davet ediyoruz" şeklinde.
PKK ile etkin mücadelenin kararlılıkla devam edeceği de açık.
***
İstanbul seçimlerine birkaç gün kala yapılan çağrı elbette öncelikle sandığa etkisi bağlamında tartışılıyor.
İki aday arasındaki yarışta HDP seçmeninin tavrı,
sandığı boykot edip etmeyeceği sorgulanıyor.
Öcalan'ın mektubunun ve üzerine yapılan tartışmaların etkisini ölçebilecek zaman kalmadı.
23 Haziran gecesi oylar sayılırken
tercihin rengi netleşecek.
Ancak
"CHP adayına destek verme" ya da
"tarafsız kalma" seçenekleri
arasındaki bu bölünme PKKHDP
çizgisinde ciddi bir krize
işaret ediyor.
İmralı ve Kandil iki zıt pozisyonda.
Yani bu krizin sonuçları İstanbul seçimleri ile sınırlı olmayacak.
Açlık grevlerinden ideolojisine ve sembollerine kadar terör örgütü elebaşısı Öcalan'ı kullanan PKK ve HDP'nin bu mektubu dikkate almaması içerideki tartışmayı artırır.
***
Her şeyden önce Kürt milliyetçiliği içerisindeki Demirtaş ve Öcalan rekabeti artık
daha açık ve net görünüyor.
Kaldı ki bu tartışma, sadece bir liderlik kapışmasıyla kalmayabilir.
PKK-HDP çizgisinin geleceği ve Türkiye'ye dair politikası bağlamında farklılaşma da üretebilir.
Hatırlayalım, Öcalan, avukatlarıyla görüşmeye başladığında YPG'ye
"Türkiye'nin Suriye hassasiyetlerine dikkat edilmesi" yönünde mesaj vermişti. Kandil'in Öcalan'ın
"devletin elinde esir olduğu" argümanıyla kendi elebaşısını dikkate almaması kullandıkları
"Öcalan sermayesini" de tüketmekte.
Eğer seçimlerde
"tarafsız kalın" çağrısı hiçbir şekilde
dikkate alınmazsa Öcalan
ne dediği önemsenmeyen bir
konuma getirilmiş olacak.
***
Bunu PKK'nın, HDP'nin iç problemi olarak görebiliriz.
Nitekim Türk solundan marjinal isimlerin HDP içinde
etkili pozisyona gelmesinin rahatsızlık yarattığı biliniyordu.
Öcalan'ın mektubunu gizleyen ve mesajını dikkate almayanlara bu isimlerin öncülük ettiği söyleniyor.
Böyle ise Kürt milliyetçiliğinin Türk solunun tercihlerine bu kadar mahkum edilmesi ayrıca düşündürücü.
Demem o ki, Öcalan'ın seçimlerde
"tarafsızlık" çağrısı HDP'yi krize soktu.
Öcalan ile bağını gizlemeyen
HDP kendi eliyle Öcalan'ın ipini çekiyor.
Her durumda
kazanan Türkiye'nin terörle mücadelesi olacak vesselam.