Gündemimiz yine çok yoğun.
Seçime iki gün kala Mursi'nin şehadeti, BM'nin Kaşıkçı raporu, Karpaz açıklarında Yavuz gemisinin sondaja başlaması, Genelkurmay Çatı Davası'nda çıkan cezalar, son anketler, İmamoğlu'nun moderatörle gizli otel buluşması ve Başkan Erdoğan'ın kampanyada artan görünürlüğü sıcak değerlendirmelerinde odağında bulunuyor.
Bu yoğunluk seçim sonrasında azalmayacak.
Aksine seçim sonuçlarının tartışılması bir yana, S-400'lerin gelişi, ABD ile ilişkiler ve Doğu Akdeniz bağlamında yoğunluk artarak devam edecek.
Gündemin birbiriyle bağlantılı ve seçime etkide bulunacak dört konusuna kısaca değinelim.
***
Mursi'nin 2013 Temmuz ayında darbeyle devrilmesi Ortadoğu'da büyük bir kırılma yarattı. Batı'nın süslü değerleri, Trump'ın iktidara gelmesinden çok önce bu olayla iflas etti. Çünkü bölgenin halklarına demokrasi çok görüldü. Darbeci Sisi Avrupalı liderler tarafından kabul gördü.
Aslında aynı yıl Arap devrimlerinin ilham kaynağı olan Türkiye de saldırıya uğradı.
Önce Gezi, sonra 17-25 ve daha sonra
15 Temmuz darbe girişimi yapıldı. Hepsi de Erdoğan'ın liderliğiyle akamete uğratılan bu saldırıların hedefi belliydi:
Tek direniş ülkesi olan Türkiye'de de Sisi tiplerini iktidara getirmek.
Bölge halklarının kaderini yardakçı ve halkından kopuk yöneticiler elinde zebun etmek. İşte bu yüzden Erdoğan, Mursi'nin mahkemede öldürülmesine en büyük tepkiyi veren lider...
"Bu ülkede de Sisiler var" uyarısı da bundan... 23 Haziran seçimleri öncesinde beka meselesini hatırlatması da bundan... Bakmayın kimilerinin
"Mursi kimin şehidi?" sorusuna...
Pekala biliyorlar Mısır'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanının bölgemizin sembol şehidi olduğunu... Erdoğan'ın da 15 Temmuz'da milletinin ferasetiyle darbeyi engelleyen tek sembol Müslüman lider olduğunu...
***
Seçim gündemini 15 Temmuz'a bağlayan diğer gelişme Genelkurmay Çatı Davası'nda verilen cezalar oldu. Meşum darbe girişimine yönelik 289 dava açıldı, 261'inde nihai karar verildi. Sona eren davalarda, 2 bin 31'i ömür boyu olmak üzere 3 bin 239 sanık hakkında mahkûmiyete hükmedildi. 224 sanıklı Genelkurmay Çatı Davası'nda ise dün karar çıktı. Bu dava, Akıncı Davası ile birlikte darbenin arkasındaki örgütsel yapıyı aydınlatan iki ana davadan birisi. TSK içerisinde örgütlenen
"Yurtta Sulh Konseyi" adlı cuntanın üyelerine hak ettikleri cezalar verildi.
Başkan Erdoğan'ın da mağdur ve müşteki olduğu davada 17 sanık 141'er kez ağırlaştırılmış müebbete mahkum edildi.
***
Bu ülkenin geleceği 15 Temmuz ruhunun yaşatılmasına bağlı. Türkiye ve İstanbul, 15 Temmuz direnişine sahip çıkan,
PKK ve FETÖ'nün planlarına esir olmayan siyasetçiler tarafından yönetilmeli.
Aksi taktirde ne terörle mücadele edebiliriz ne ülkenin bütünlüğünü koruyabiliriz ne de milli menfaatlerimize sahip çıkabiliriz. Bakın dün, KKTC'nin haklarını korumak için Karpaz açıklarında sondaja başlayan Yavuz gemisi de 15 Temmuz ruhunu temsil ediyor.
Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını Türkiye'yi dışarıda bırakarak paylaşmak isteyenlere meydan okuyor. Erdoğan'ın son beş günde kampanyada görünürlüğünü ve söylemini yükselmesi de bununla irtibatlı. İstanbul, Türkiye'nin menfaatlerini koruma iradesini gösteren ve 15 Temmuz ruhunu sahiplenen bir adayı tercih etmeli.