Seçimlerin en etkili aktivitesi Yıldırım ile İmamoğlu'nun ortak TV yayınına çıkması olacak. 16 Haziran yayını sonrasında bir haftalık kampanya süreci de bunun değerlendirmesi ile geçer.
İstanbul seçmeni, başa baş yarışan iki adayın vizyonunu, vaatlerini, projelerini ve kişiliğini karşılaştıracak.
Sandık başı aday algısını önemli ölçüde bu yayın belirleyecek.
Uzun süredir ara verilen "ortak yayında kozlarını paylaşma" uygulaması yeni sistemin ve ittifak olgusunun yansıması. Bundan sonra siyasetçilerin bu tür ortak yayın baskısını daha derin hissetmesi kuvvetle muhtemel.
***
Kampanyanın son on iki günü adayların kişiliği ve vaatleri üzerindeki tartışmalarla gidecek.
Adayların
"kişiliği" değerlendirmesinde Yıldırım
öne geçerken, CHP adayı
savunmada.
İmamoğlu, 31 Mart kampanyasındaki kendi iddiasından vuruldu.
Seçmeni kucaklayan, radikal sevgi sahibi bir kişiliğe sahip olmadığı
Ordu Valisi'ne hakaretiyle belli oldu.
CHP adayı, gizlediği öfkesini nasıl açık ettiğini kamuoyuna anlatamıyor.
Olan oldu...
Özenle kurgulanan
"İstanbul'u kucaklayacak büyükşehir başkan adayı" algısı ciddi yara aldı. CHP adayı,
"sahici olmama" eleştirisi yapanlara çok kullanışlı bir malzeme verdi.
İddialı söylemini kriz anında taşıyamadığını ortaya koydu. Etrafını ise hiç yönetemediğini gösterdi.
Seçimlere kadar
"itlikbasitlik" polemiği
İmamoğlu'nun peşini
bırakmaz. Sahada CHP
adayının
"sahiciliği", "proje olup olmadığı" sandık başına kadar
konuşulmaya devam eder.
***
Yıldırım'ın
"kendin olma" performansı ise
yükselmeye devam ediyor.
Tecrübeli bir siyasetçi olarak İstanbulluların her kesimine yönelik, iyi çalışılmış vaatleri seslendiriyor.
Sahada Yıldırım'a yönelik bir eleştiri seslendirilmiyor.
Tevazusu ve icraat adamı olması tüm kesimler tarafından kabul görüyor.
CHP'nin kimsenin tanımadığı, algısı
"iyi kurgulanmış" adayı zemin kaybederken, Yıldırım, yılların tecrübesi ile kendi farkını oluşturuyor. Ortak TV yayınında da algılar değil, gerçek kişilikler konuşacak.
Seçimlerin 2 K, 1 M Şifresi
Yenilenen İstanbul
seçimlerinde sonucu
belirleyecek formül kısaca
bu şekilde. 2 K, Kürt ve
Karadenizli seçmen; 1 M ise
hep söylediğim, muhafazakar
seçmen.
Saadet tabanından
AK Parti küskünlerine ve dindar Kürtlere kadar varan kesim.
Her iki aday da bu üç kesime özel ilgi gösteriyor.
Çok katmanlı bir söylem ile seçmeni iknaya çabalıyor. İmamoğlu, Karadeniz turunu
"valiye hakaret" ile gölgeledi.
Öfkesini saklayamaması aslında normal bir CHP siyasetçisi olduğunu gösterdi muhafazakar seçmene. Kürt seçmen için de HDP'nin saha çalışmasına güveniyor.
***
Yıldırım hem Diyarbakır, Urfa ve Sivas turu ile hem de Kürt seçmene yönelik sembolik açıklamaları ile ciddi bir gayret içinde.
AK Parti'nin Kürtlerin ayrıştırılmasına karşı çıkan ve bunu aşmak için çok sayıda reform yapan parti olduğunu hatırlatıyor.
CHP'nin Kürtlerin talepleri hakkındaki statükocu geçmişine dikkat çekiyor. Ramazan ayını dini gruplarla temas halinde geçiren Yıldırım, küskün muhafazakarları İstanbul'u birlikte yönetme konusunda daha avantajlı.
Muhafazakar seçmende İstanbul'u bir CHP'li adayın yönetmemesi gerektiği yönündeki hissiyat öne çıkıyor.
Elbette son söz sandık başında söylenecek.