Biz içeride yerel seçimlere odaklanmışken, Ortadoğu'da çok önemli bir değişim yaşanıyor. Başkan Trump, Kudüs hamlesinden sonra Golan Tepeleri'nin İsrail tarafından ilhakını meşrulaştırarak radikal bir politika değişikliğine gidiyor.
Bu değişim, Ortadoğu'da önceliği hep İsrail olan Amerikan dış politikasında atak bir adımla Filistinlilere baskı oluşmaktan fazlası.
Trump yönetimi ABD'nin küresel rolünü ve önceliklerini değiştirmekle kalmıyor. Din ve siyaset ilişkisinde de yeni bir düzleme geçiyor. Beyaz Evanjelizmin iddialarını Amerikan dış politikasında merkezi duruma getiriyor.
Yani, Trump yönetiminin İsrail yayılmacılığına desteğinin teolojik bir altyapısı var.
***
"Hıristiyan Siyonizmi" denilen bu teolojiye göre, Hz.
İsa'nın ikinci dönüşü ve iyilik ile kötülük arasındaki son savaş için
(Armageddon) Yahudilerin Büyük İsrail'de toplanması gerekiyor. Üçüncü kez Süleyman Mabedi'ni inşa etmek amacıyla... Andrew Chesnut'a göre
"Hıristiyan Siyonizmi, Amerikan beyaz Evanjeliklerin çoğunluğunun inancı durumunda." Ve
"bu üst düzey siyasetçiler ABD dış politikasını Armageddon'a taşıyacak çatışmalara sürükleyebilirler." Bu alarm veren tespit, bir ilahiyat profesörünün abartılı değerlendirmesi olarak geçiştirilebilirdi.
Ancak seküler bir hayat tarzı olan Trump'ın Evanjelikler tarafından nasıl sahiplenildiğini hatırlayınca işin rengi değişiyor.
Başkan Yardımcısı Pence ve
Dışişleri Bakanı Pompeo ise siyaset yaparken Evanjelik teolojiyi ne kadar önde tuttuklarını saklamıyorlar.
***
Dışişleri Bakanı Pompeo ocak ayında Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde ofisinde İncil'in önünde her daim açık olduğunu söylemişti.
Pomepo, geçtiğimiz günlerde de Kudüs'te Trump'ı
"günümüzün Kraliçe Ester'i" olarak niteledi.
"Tanrının Yahudileri kurtarmak için Trump'ı göndermiş olabileceğine inandığını" ifade etti. M.Ö 350
civarında Pers Kralı'nın eşi olan
ve Yahudilerin yok edilmesini
(Vezir Haman'ın komplosunu) önleyen Ester'in
hikayesi, Purim
(Yahudilerin kurtuluşu) olarak kutlanıyor.
Gazetecinin birisi İran'ı günümüzün Haman'ı olarak nitelerken Pompeo da
"Tanrının burada işbaşında olduğundan eminim" dedi.
Trump'a kehanet yükleme yaklaşımı yeni değil. ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı da Armageddon kehaneti ile karşılanmıştı. Evanjelikler, Trump'ı Yahudilerin Kudüs'e dönerek Mabeti yeniden inşa etmelerini sağlayan Pers Kwralı
"Kyros" olarak nitelemişti.
***
ABD Başkanları dini kullanmaktan çekinmiyor. Reagan ve George H. W. Bush ilk akla gelenler. Bush'un 11 Eylül sonrasında
"haçlı seferinden" bahsetmesi de hatırlarda.
Şimdi de Trump, Pence ve Pompeo, Evanjelik teolojiyi dış politikada kullanıyor.
İsrail yayılmacılığına destek, Filistinlilere baskı ve İran'ın şeytanlaştırılması Evanjelik teoloji ile meşrulaştırılıyor. Bu durum
"siyasetçinin pragmatik tercihi" olarak geçiştirilemez.
Oy almak için
"dini seçilmişlik" üretmekten fazlasını
içeriyor. Kimliklerin öne
çıktığı, beyaz milliyetçiliğin
radikalleşmesinden ve teröre
yönelmesinden bahsedilen
bir dönemde ABD'nin önde
gelen üç isminin dili çok sorunlu.
Radikalizmin Batı ve İslam dünyasındaki uçlarını besleyecek bir söylem kullanıyorlar.
Beyaz radikalizm teröre bulaştığında
"haçlı sembolleri" ile Yeni Zelanda'da camideki 51 Müslümanı nasıl şehit ettiğini gördük. Beyaz milliyetçilik ile Hıristiyan Siyonizm'in karışımına dayalı bireysel ya da örgütlü radikalizmin neler yapabileceğini hayal bile edemiyorum.