Gözler Afrin operasyonu için birliklerin ne zaman sınırı geçeceğine çevrilmiş durumda. ÖSO ile birlikte yürütülecek operasyonun içerideki meşruiyeti en üst noktada. Hedefin Afrin, yani Türkiye'ye tehdit oluşturan PKK'nın Suriye örgütlenmesinin YPG olması kamuoyu desteğinin temel sebebi.
Afrin operasyonu, 15 Temmuz darbe girişimine kadar Suriye'de sert gücünü kullanmayan Türkiye için üçüncü askeri girişim olacak.
İlki Fırat Kalkanı operasyonuydu.
Türkiye, Azez- Cerablus- El bab bölgesini Deaş'tan başarıyla temizledi. Şimdi yeniden yapılanma ve bölge ahalisinin geri dönüş süreci gerçekleştiriliyor.
İkincisi İdlib çatışmasızlık bölgesindeki askeri konuşlanma.
Henüz tam hedefine ulaşmamış olsa da Afrin'in güneyden çevrelenmesi açısından faydalı bir hamle oldu. Üçüncüsü de müdahale öncesi Rusya ile son diplomatik- askeri görüşmelerin yapıldığı Afrin harekâtı.
Türkiye, YPG'den "sınır gücü", düzeltilmiş haliyle, "alan kontrol gücü" kurmak için eğitim veren ABD'ye restini çekmiş durumda. Ankara, "böyle bir adım atmamaya, Deaş ile mücadeleye odaklanmaya" çağıran Washington'ı göz ardı ederek son hazırlıklarını tamamlıyor. Zira hâlâ "Deaş ile mücadele" sermayesini kullanan Washington ile Ankara arasında derin bir güvensizlik hali var.
Ankara, Washington'ın PKKYPG'ye Suriye'nin kuzeyinde otonom bölge ya da devlet kurma niyeti taşıdığını düşünüyor.
Ve Türkiye'nin bekası için en büyük tehdit olan bu tür oluşumu engellemek için de kendi çözüm çarelerini arıyor.
Afrin gibi ABD güçlerinin olmadığı bir yerden başlansa da Türkiye'nin ABD'ye rağmen "YPG'yi sınırdan temizleme" gibi iddialı bir hedefi koyması iç kamuoyunun etkin şekilde yönetilmesini gerektirmekte. Olası provokasyonlara ve PKK saldırılarına karşı teyakkuzda olunmalı.
AK Parti ve MHP'nin operasyona tam desteği söz konusu iken CHP, Saadet Partisi ve İyi Parti cenahından çelişkili açıklamalar gelmekte. Yine bu partilerin Afrin ile başlayıp yeni etaplarla devam edecek PKK-YPG ile mücadelede takınacakları tavrın 2019 seçimlerindeki oylarını etkileyecek birincil faktör olduğunu görmek gerekir. CHP, PKK ile mücadele konusunda ikircikli cümleler kuruyor.
Suriye'de yürütülen operasyonlara karşı çıkamadığı için destekler gibi görünüyor ancak meselenin ilk heyecanı geçtikten sonra sert şekilde eleştirmeye yöneliyor.
Kılıçdaroğlu, Fırat Kalkanı operasyonu için "Esad için yetmiş şehit verdik" diyebiliyor. İdlib konuşlanması için "Esad için gidiyoruz oraya, Her şehidin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Erdoğan'ın göz yumduğu cihatçı örgütlerle şimdi TSK çatışacaktır" cümlelerini sarf edebildi.
Afrin operasyonu için ise şimdiden eleştiri alanını geniş tutuyor:
"Diplomasi sonuna kadar zorlanmalı. Hava desteği almadan girilecek bir Afrin büyük maliyetlere yol açar. Oraya asker sokacaksanız, seni kefenle karşılayan arkadaşlarını gönder önce. Bu milletin fakir fukara çocuğunu oraya gönderme." Akşener ve Karamollaoğlu da operasyonla ilgili benzer cümleler kurmaktan geri durmadı.
Türkiye'nin askeri müdahalede bulunması gerektiği açık olduğu halde Kılıçdaroğlu'nun "diplomasiyi zorlamaktan bahsetmesi" kendi siyasi kaygılarıyla alakalı. CHP İstanbul il başkanı tercihinden görüleceği üzere Kılıçdaroğlu HDP tabanından destek alma niyetinde.
Ancak YPG ile mücadelenin öne çıkması CHP tabanındaki milliyetçi- Kemalist kesimlerin HDP ile yakınlaşmaktan duyduğu rahatsızlığı büyütecektir.
Yine, CHP'nin sokaklarda başlatma arzusunda olduğu "OHAL bitsin" kampanyası da sönümlenecektir. Ve AK Parti çevresinde "artık normalleşelim" görüşünde olanları "ortak bir platforma" çağırma hevesindeki Saadet Partisi'nin sesi de duyulmayacaktır. Ezcümle, Afrin operasyonu ile içeride de yeni bir döneme adım atacağız.