Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk- Yunan ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak niyetiyle geçtiğimiz iki gün Yunanistan'daydı. Bir iade-i ziyaret olan bu seyahat aynı zamanda Celal Bayar'ın 1952'deki seyahatinden sonra devlet başkanlığı düzeyinde ilk olma özelliği taşıyor.
Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos KEİT toplantısı için 22 Mayıs 2017'de Türkiye'ye gelmişti.
Çarşamba günü Yunan televizyonu Skai'ye mülakat veren Erdoğan'ın, Lozan'ın "güncellenmesi" çağrısı gezinin ana gündemiydi.
Erdoğan, bu çağrısı üzerinden hem Pavlopoulos hem de Başbakan Çipras ile sahici ve açık sözlü bir müzakere gerçekleştirdi.
Amacı Ege'de statüsü belli olmayan adacıkları ve Batı Trakya'daki Türklerin haklarını "gerilim" konusu olmaktan çıkarmaktı.
Zira Yunanistan, Balkanlar'daki diğer ülkelere kıyasla en fazla sorunumuzun olduğu ülke.
Kıta sahanlığı, karasuları ve adacıklardan Kıbrıs'a kadar çözülmemiş ve her an sıcak kriz çıkarabilecek sorunlar bulunuyor.
Kardak adalarının, 21 yıl sonra geçen ocak sonunda yeniden kriz konusu olması buna bir örnekti. Kıbrıs müzakerelerinin de temmuzda kesilmesi bir diğer örnek.
Aslında son iki yılda Ege'deki it dalaşı, Ayasofya'da ibadet ve Ermeni-Pontus "soykırım" iddiaları üzerinden karşılıklı ciddi polemikler yaşandı.
Erdoğan'ın "güncelleme" önerisinin muhatapları tarafından tam anlaşılmadığı ve hatta kaygı uyandırdığı görüldü.
Pavlopoulos öneriye "yetkim dışında" cevabı verdi. Çipras ise ortak basın toplantısında ikili ilişkilerde iyileşmenin "sadece Lozan Anlaşması'na kati saygı çerçevesinde gerçekleştirilebileceğini" ve "güncellenmenin söz konusu olamayacağını" söyledi.
Erdoğan da toprak bütünlüğü ile ilgili sorun olmadığını ancak Lozan'ın Ege'ye hasredilemeyeceğini belirtti. Yunan hükümetinin Lozan'a göre Batı Trakya'daki azınlıkların haklarını koruması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de Patrik seçimle gelirken, Yunanistan'da Baş Müftü'nün atanmasının verdiği rahatsızlığa dikkat çekti.
İki lider arasında Kıbrıs polemiği yaşanırken, Çipras FETÖ'cü darbecilerin iadesi konusunda "bağımsız yargı"ya işaret etti. Bunun topu taca atmak mı yoksa hukukun gereğini yapmak mı olduğunu önümüzdeki haftalarda göreceğiz.
Lozan'ı güncelleme önerisi Yunanistan'ı sıkıştırma niyeti gütmüyor. Aksine yapıcı bir şekilde sorunları yeniden ele alma isteği...
Erdoğan, sorunları kanatma niyetinde değil; ilişkileri derinleştirmek için el uzatıyor.
Dünyanın ve etrafımızın yeni bir belirsizlik fırtınasına girdiği bir dönemde iki ülkenin sorunlarını çözme iradesini yansıtıyor.
Erdoğan'ın "bu ziyaretle birlikte geleceği çok daha farklı inşa edelim" cümlesi buna işaret ediyor.
Türkiye, Ege'deki it dalaşının, Batı Trakya'daki müftü krizinin ya da Kıbrıs'taki enerji rekabetinin diğer aktörlerce istismar edilmesinin önüne geçmek istiyor. Yine, Ankara, Atina'nın Türkiye "korkusu" ile İsrail ve Mısır gibi ülkelerle Türkiye aleyhine bir işbirliği içinde olmasının daha fazla sorun yaratacağının farkında.
Ayrıca, Brexit'ten sonra sıkıntıya giren AB'nin istikrarının da Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin uyumundan olumlu katkı göreceğinin bilincinde. Uyumun yolu mevcut sorunları çözmek için yeni bir inisiyatif oluşturmak ve ticaret ile yatırımlara ağırlık vermekten geçiyor.
İkili ticarette hedef 10 milyar dolar... Yunanistan'ın 2018'de ekonomik krizini toparlamaya başlamasıyla genişleyecek ikili işbirliği, turizm, enerji ve düzensiz göç ile mücadele alanlarında kalıcı hale getirilebilir.