Kobani eylemlerinde ortaya çıkan linç hadiseleri, sivil kıyafetli 3 askerin ve bir astsubayın maskeli saldırganlarca öldürülmesi ve yine bir korucunun ağaca asılarak öldürülmesi PKK şiddetinin yeni bir formla geri gelmesidir. Çözüm sürecinde masayı devirmek pahasına PKK'yı buna iten şey nedir?
Hatırlanacağı üzere, Obama yönetiminin IŞİD ile mücadele stratejisinin ana ayağı yerel güçlerin bu örgütle savaşması üzerine oturuyor.
ABD'nin bu savaşta kara birlikleri kullanmama ısrarı IŞİD ile mücadelenin uzun bir müddet devam edeceğini gösteriyor.
Daha da önemlisi bu mücadelenin devlet- altı yerel grupları palazlandırması ihtimali yüksek. Elbette bu durumdan en fazla PKK istifade ediyor. ABD'nin zayıf IŞİD stratejisinin açtığı fırsat alanında PKK kendisinin bölgesel bir aktör olduğunu uluslararası kamuoyuna benimsetmeye çalışıyor. Bu çabanın altında yatan kısa vadeli amaç Batı'nın terör listesinden çıkmak. Böylece öncelikle Rojava'daki varlığını tahkim ederek KDP ile rekabetinde iddiasını sürdürmek, daha sonra ise Ortadoğu'daki Kürt siyasetinin başat aktörü haline gelebilmek.
Daha uzun vadede ise Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki varlığını entegre edecek bir siyasetin yolunu aralayabilmek. Daha net söylersem, "Kürdistan'ın dört parçasında" farklı türlerde de olsa entegre, siyasi bir hâkimiyet kurabilmek. PKK'nın son dönemde Türkiye'de Çözüm sürecinin ruhuna aykırı bir siyasete yönelmesinde bu hedeflerine bir adım daha yaklaşabilmek için uygun bir zemin yakaladığı kanaati belirleyici görülüyor.
IŞİD'in Irak ve Suriye'deki katliamları ve Kobani kuşatması PKK'ya Türkiye'de sokakları şiddete bulayabilme fırsatı tanıdı. AK Parti Hükümeti'nin IŞİD'i desteklediği suçlaması üzerinden oluşturulan kamuoyu PKK'nın şehir şiddetine geri dönmesini kolaylaştırdı.
Hemen şu sorular akla geliyor: Şiddet Kürt kamuoyunda PKK'yı zora sokmaz mı? Çözüm sürecinde masadan kalkan tarafın büyük zarar göreceği bilindiğine göre PKK niçin ve nasıl şiddeti devam ettirsin?
Öncelikle şu tespiti yapalım: Çözüm Süreci PKK'nın silahı ve şiddeti bırakmasını hedeflemişti. Kobani eylemleri itibariyle PKK bu hedeften vazgeçmiş ve fiilen masadan kalkmış görünmektedir. İstediği şey bölgedeki gelişmeler ışığında masaya oturma şartlarını yeniden formüle etmektir. Uyguladığı strateji ise masadan kalkmış görünmeden şehirlerde şiddeti bir süre daha canlı tutmak. Ancak bu şiddetin Batı'nın terör örgütü listesinden çıkarılma hedefi ile çelişmeden yürütülmesi gerekiyor. İşte bu yüzden PKK ikili bir strateji uyguluyor.
Bir yandan PYD kolunun IŞİD ile savaşı sayesinde PKK kendisini Batı'nın seküler müttefiki haline getirmeye çalışıyor. Ancak bu bölgede silahlı bir aktör olarak daha da belirleyici olmak demek. IŞİD'e karşı savaşta kadınları öne çıkartarak imaj oluşturmadaki başarısını ortaya koyan PYD, ABD'den askeri yardım alarak uluslararası konumunu ve meşruiyetini güçlendirdi. Yine bu minvalde ABD'nin PKK'yı terör listesinden çıkarma ihtimali ciddi ciddi tartışılıyor. Silah bırakmadığı halde PKK'nın Batı'nın terör listesinden çıkarılması Türkiye'yi hem Çözüm sürecinde hem de bölgesel denklemlerde bir çıkmaza sürükleyecektir.
Diğer yandan ise PKK bölgedeki siyasi -askeri kazanımlarını Çözüm sürecinde elini güçlendirecek şekilde masaya sürüyor. Türkiye'de özerklik statüsünü yüksek sesle dillendirmeyen PKK, Rojava'daki konumunu pekiştirmeyi önceliyor. Ancak bunun gerçekleşmesi halinde ise PKK rahatlıkla Çözüm sürecinin mahiyetini değiştirme çağrısında bulunacak ve statü tartışması yoğunlaşacaktır. Şehirlerde yükseltilen şiddet bu muhtemel talebin sopasıdır.
Hükümetin PYD'ye yardım için ÖSO ve Peşmerge güçlerini Kobani'ye göndermesi ABD'nin yeni PKK politikası sebebiyle içine sokulduğu açmazı aşma çabasıdır. ABD'nin PKK'yı bölgede silahlı bir aktör olarak güçlendirdiği bir ortamda PKK'yı çözüm sürecinde masaya tekrardan oturtmak hiç de kolay olmayacak. Şehirlerdeki şiddet de korkarım bir süre daha boy göstermeye devam edecek.