Mutfak Dostları Derneği etkin günler geçiriyor.
Geçen hafta önce The Marmara Otel'de bir Rossini gecesi düzenlediler.
Yıllardır Türkiye'de çalışan Hollandalı başaşçı Rudolf Van Nunnen, bizlere ömrünün bir yerinde müziği bırakarak kendisini yemeğe ve mutfağa veren ünlü besteci Rossini'den esinlenmiş yemekler sundu. Baştaki 45 dakika süren Rossini tanıtımı biraz fazlaydı. Ama yemekler gerçekten değişik ve lezizdi.
Hemen arkasından derneğin bir başka etkinliğiyle Kapadokya'ya geldik, hâlâ da oradayız! 30 küsur yıldır görmediğim Kapadokya'yı görmek için bu güzel fırsatı kaçırmak istemedim. Burada karşılaştığımız sürprizlerin haddi hesabı yok. Öncelikle yöredeki değişim inanılmaz. Peri bacaları ve doğal manzara genelde iyi korunurken turizm olayı gerçekten sınıf atlamış. Her yerde karşımıza çıkan otellerin klas mimarisi ve doğayla uyumu gayet güzel. Bunlardan bizim kaldığımız Uçhisar Argos oteli bir manastırı da kapsayan eski kaya evlerinden bir bölümünün içine yerleştirilmiş. Her şeyiyle olağanüstü bir kuruluş.
Yıllar sonra yeniden gördüğümüz Göreme Açıkhava Müzesi'nde mozaik ve freskleri evrensel kurumların katkılarıyla onarılmakta olan Karanlık, Tokal, Elmalı vb. kiliseleri görmek, her yeri bahar tomurcuklarına boğulmuş bu dünya harikası bölgede iki gün geçirmek çok güzel bir deneyim.
Ayrıca yazılmaya değer.
Yemeğe dönersek ilk gece Muti restoranda çok güzel bir yemekle başladık. Sahibi Muhittin Ülkü bize yöre mutfağı ve ürünleri hakkında değerli bilgiler verdi. Yörede büyük yatırım yapan Kavaklıdere bağları ve fabrikasını ziyarette kurumun eğitim koordinatörü Levon Bağış'tan Türk şarapçılığı üzerine yine çok değerli bilgiler aldık.
Öğle yemeğini Kapadokya Meslek Yüksek okulunda yedik.
İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı'nın birçok kuruluşundan biri olan bu okul, bir kısmı bu yöreden gelen yüzlerce gence aşcılık ve servis öğretiyor, sevgili Ahmet Örs'ün hep altını çizdiği gibi, bu muhteşem doğa ve tarih merkezinde yeterli mutfak kültürü yok. Bu okul bu alanda büyük bir boşluğu dolduracak.
Öğrencilerin elinden yediğimiz yemekler yeterince lezizdi. Son akşam yemeğini ise Argos'un eski kilisenin içinde yer alan lokantasında yedik. Bu mükemmel akşam yemeğinin o iki gencecik aşçının elinden çıktığına inanmak hiç kolay olmadı.
Özetle, Kapadokya harika. Hele bu mevsimde...
Mutfak Dostları Derneği ise kendi alanında yaptığı hizmetler ve ülke sathında Türk mutfağına verdiği destekle tam bir kültür hizmetini yerine getiriyor.