Sabah sabah donup kaldım. Benim için çok değerli bir insan, çok sevdiğim sevgili Ayten Alpman'ı kaybetmiştik. Dört gündür hastanedeymiş, haberim bile yoktu. Yoksa gitmez miydim?
Ve hemen pazar yazısının konusu değişti. Ayten, elbette Ayten.. Nasıl olmasın ki... Memleketim'in olay olmasından (yani 1974 Kıbrıs çıkarması ve sonrasından) çok önce, daha 1950'li yıllarda onu dinlerdim. Gencecik bir kızken, şarkıcı olma isteğine karşı duran ailesinin sözünü dinlemeyip konserlere çıkmış, şimdi yerinde yeller esen Taksim Gazinosu'nda söylemiş, yine yerinde yeller esen eski Site Sineması'nın tepesindeki Çatı Kulüp'te (keşke o eski mekanları birazcık koruyabilseydik!) bizlere cazın en güzel örneklerini sunmuştu, piyanist ve o dönemdeki kocası İlham Gencer eşliğinde... Esmer güzelliğiyle hem seyretmesi zevkli, hem de dönemin gözde Amerikan pop ve caz müziğinden yansımalar getiren bir kadındı. Türk popunun çıkmasından çok önce, Sevinç Tevs, Rüçhan Çamay, erkeklerdense Celal İnce, Şecaattin Tanyerli, İlham Gencer, İsmet Sıral, Faruk Akel ve ardından Erol Büyükburç gibi şarkıcı ve müzisyenlerle, bu işin gerçek öncülüğünü yapmışlardı.
İstanbul radyosunda haftada bir gün 20 dakikalık programlarını da hatırlarım. Caz, pop veya Latin müziklerinin örneklerini, plak denen şeyin çok az ve zor bulunur birşey olduğu o çağda, bu programlardan dinlerdik. Örneğin Edmundo Ros'un çaldığı Si Signor adlı bir düeti ben onlardan dinlemiş, yıllar sonra peşine düşüp Ros ve orkestrasının özgün icrasını bulduğumda, hoşluk olur diye onlar için de iki kopyasını çıkartmıştım.. Ama kısmet olmadı, belki bugün İlham abiye veririm.
Ayten'i turistik Galata kulesinde ve konserlerde de izledim. Ortalığa çıkmayı, kendinden söz ettirmeyi sevmeyen, hep mahçup ve alçakgönüllü bir kadındı. Birkaç yıl kalıp çalıştığı İsveç'ten döndüğünde, birden yeni başlayan Türk popuyla karşılaşmış ve geri durmuştu. Ama o aralar, aslında bir Romen halk şarkısından Mireille Mathieu'nün L'Aveugle- Kör Adam adıyla plak yaptığı bir parçayı mükemmel bir düzenlemeyle plak yapmış, ancak bu 45'lik pek satmamıştı. Ne zaman ki şarkı Kıbrıs olaylarında neredeyse milli marş haline gelip radyoda habire çalmaya başladı, parça da Ayten de neredeyse bir günde şöhret oldular. Ardından yine çok güzel şarkılar yaptı, çoğu 'aranjman' olan: Tek Başına, Ben Böyleyim, Yanımda Olsa, Birazcık Umut, Ben Varım... Umarım Ada Müzik tüm bu klasikleri içeren albümü yeniden çıkarır.
Ayten sonra köşesine çekildi. Ve çeyrek yüzyıl sonra döndü. Hayranlarından Hakan Erer'in sahibi olduğu Ossi Müzik adına israrına dayanamadı ve 2007'de Bir Başkadır Ayten Alpman'ı çıkardı. Farklı bestecilerin çok sevilen şarkılarına yeni bir yorum getiren: Yaz Yağmuru'ndan Erkekler Ağlamaz'a, Arkadaş'tan Sen Benim Şarkılarımsın'a. Her eve lazım bir plak...
Onu en son geçen yıl, Beşiktaş Belediyesi'nin benim için yaptığı Ustalara Saygı gecesine davet etmiştim. Lütfedip katıldı ve iki şarkı söyledi. Biri playback, ötekiyse kendi sesiyle. Ve inanın, ikincisi daha güzeldi.
Güle güle sevgili Ayten. Şarkılarını hep dinleyecek, seni her daim anacağız.