SİYAD-Sinema Yazarları Derneği'nin adayları açıklandı. Aday listesi, çok az gazetede tümüyle yer bulabildi. Birçoğu sadece beş ana dalda adaylarını açıkladı. Birkaçı ise (benim görebildiklerimden özellikle Hürriyet) hiç yer vermedi. Bununla birlikte, aday tartışmaları sezonu da açılmış oldu!...
Oysa yakında açıklanacak Oscar, hatta Altın Küre adaylıkları, kimbilir nasıl tüm ayrıntılarıyla yayınlanır... Bundan yola çıkarak SİYAD'ın güçsüzlüğünden mi söz etmeli? Yoksa adının bunca bilinip tartışılmasını gözönüne alarak, gücünden mi dem vurmalı?
Temel yanlış, SİYAD'ı seçimleri, törenleri ve beğenisiyle Oscar, Cesar gibi veya BAFTA gibi kurumlarla kıyaslamak. Onlar ülkelerindeki sinema sektörünün ödülleri. Özellikle Oscar'lar, biryandan dev Hollywood'un tüm gücünü ve çekiciliğini kullanan bir dünya olayı. Ama ayrıca, arkasındaki Academy Of Motion Pictures and Sciences- Film Sanat ve Bilimleri Akademisi adlı kamu kuruluşu nedeniyle, ABD devletinin de desteğine sahip. Onu herhangi bir başka kurum veya ödülle kıyaslamak insafa sığar mı?
Altın Küre'ye gelince, o aslında bir basın ödülü. Hollywood'da sinemayı izleyen yabancı basın mensuplarının verdiği ödüller. Yani eleştirmen bakışı değil, daha magazinsel bir yanı var.
Demek ki SİYAD'ı dış ülkelerdeki eleştirmen birlikleriyle kıyaslamak gerekir. Ki onlar, ödülleri için gece bile yapmıyorlar. Sektör ödülleriyse elbette önemlidir. Birkaç yıl önce TÜRSAK öncülüğünde ve Yeşilçam Ödülleri adıyla başlanan bu ödüller, sanıyorum şimdi sektörün kendi girişimiyle sürecek ve zamanla Türk Oscar'larına dönüşecek. Hayırlısı olsun.
Şimdi... SİYAD'ı adı kendi ülkelerinde bile bilinmeyen ve seçimleri kamuoyuna pek yansımayan yabancı eleştirmen ödülleriyle kıyaslarsanız, çok daha ilerde olduğumuz anlaşılır. Bunu son derece objektif ve yansız biçimde bakarak söylüyorum. SİYAD toplumumuzda bilinen bir ad, bir marka olmuştur ve iyi ellerdedir. Hatta Emek olayında bu salonu savunmamız dünya basınında yer almış ve SİYAD adını onlar da duymuşlardır!... Keşke başkanımız Tunca Arslan'ın Antalya'nın o enfes sanat-sinema dergisi Modern Zamanlar'ın Kış 2012 sayısındaki konuşmasını okuyabilseydiniz.
Bunları yazarken, SİYAD'ın her yapıp ettiğine katılıyor muyum? Elbette hayır. Örneğin son aday seçimlerinde finale kalan beş filmden sadece biri benim de adayımdı: Bir Zamanlar Anadolu'da. Ama benim diğer dört filmimin yerine giren dört filmin üçü, benim de 10 filmim arasındaydı. Yanı sıra meselesi... Ayrıca, diyelim ki benim kadın oyuncu adaylarım arasında olan Hülya Avşar ve Meltem Cumbul, SİYAD adaylarından olamadılar. Bence yazık da oldu.
Ama ne yapalım? Bu, aday olanların kötü, yanlış seçimler olduğunu göstermez. Sadece, hepsi de kendi yollarında sinemaya gönül vermiş ve onu iş edinmiş tam 89 üyemizin özgür iradelerinin yansımasını gösterir. Doğrudur: keşke biraz daha popüler filmler ve sanatçılar olabilseydi... Ben de mutlu olurdum. Ama popülerliğin neredeyse tek değer ve kıstas olarak kabul gördüğü bir toplumda, bunu hiç hesaba katmadan yapılan seçimler size de hoş gelmiyor mu?