Bugün... 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ölümünün yıldönümü... "6 defa gitti, 7 defa geldi" ve toplam 10 yıl 5 ay Başbakanlık yaptı... Rahmetle anıyoruz.
Bir gün... Demirel'e sormuştum:
- Herkesi eleştiriyorsunuz... Eksiğini gediğini, hatasını söylüyorsunuz... Siz hiç hata yapmadınız mı?
Demirel'in yanıtı, "Hangi birini sayayım" olmuştu.
Orhan Baba'nın dediği gibi... "Hatasız kul olmaz."
Önemli olan hatayı kabullenmektir... Ve ders almaktır.
***
DEMOKRASİ... UZUN YOL
Muhtıra ile devrildi... 12 Mart 1971.
Darbe ile devrildi... 12 Eylül 1980.
Önce Hamzakoy, sonra Zincirbozan... Sürgüne gönderildi.
Ama... Demokrasiden ümidini hiç kesmedi.
Siyasi yasaklı olduğu dönemde ondan çok fıkra dinledim.
Kaplumbağa, Hacca gitmeye niyetlenmiş... Yola çıkmış.
Demişler ki:
- Hac... Uzun yol... Bu çarpık ayaklarla nasıl gideceksin?
Kaplumbağa yanıt vermiş:
- Gideceğim gitmesine de... Geçtiğim bazı köylerin veletleri beni ters çeviriyorlar... Zaman kaybediyorum... Ama, gecikmeli de olsa Hacca gitmeyi başaracağım.
"Fıkra... Mesaj" belli.
Hac yolculuğu... Türkiye'nin demokrasi mücadelesi.
Köyün veletleri... Darbeler, muhtıralar, siyasete müdahaleler.
***
AL SANA ÇÖZÜM (!)
Konakta fareler varmış... Konağın sahibi "personeli" çağırmış:
- Ben yazlığa gidiyorum... Dönene kadar fare sorununu çözün.
- Emredersiniz beyefendi.
- 3 ay sonra yazlıktan dönmüş... Ama ne görsün?.. Konağın yerinde yeller esiyor.
Küplere binmiş:
- Konağıma ne oldu?
- Yaktık beyefendi... Siz fare sorununun çözülmesini istediniz... Konağı yakınca bütün fareler öldü, sorun kökten çözüldü.
Bu fıkrayı da yine Süleyman Demirel'den dinlemiştim... 12 Eylül 1980 darbesinden sonra.
***
28 ŞUBAT
Süleyman Demirel siyasi yaşamı boyunca çok eleştirildi... "CHP'den... Sol siyasetten gelen eleştiriler."
1970... Adalet Partisi'nden kopup, Demokratik Parti'yi kuranlar... Bu defa "Kendi mahallesinden" eleştiri yağdı... Ama uzun sürmedi... Gidenlerin çoğu Demirel'in yanına geri döndü.
Demirel... En yoğun eleştiriyi ise... 28 Şubat döneminde aldı.
Necmettin Erbakan-Tanju Çiller koalisyonu... Askerin bildirisi... Başbakan Erbakan'ın istifası... Yeni hükümeti kurma görevini Çiller'e değil de Mesut Yılmaz'a vermesi... "Sağ siyaset Demirel'i yıllarca top atışına tuttu."
Cumhurbaşkanı Demirel ile bu konuyu çok konuştum... Her defasında aynı sözleri söyledi:
- Asker kışladan çıkmak üzereydi... Ben askeri kışlada tutmaya çalıştım.
***
GÖREVE BAŞLARKEN
Sümer Oral... 39 yaşında bakan oldu... Köksal Toptan 34 yaşında... 1980 darbesinden önce.
Darbe sonrası... Yasaklar kalınca... 1991'de... Demirel ikisini de yine bakan yaptı.
Demirel... Sümer Oral'a... Köksal Toptan'a... Kabine üyelerine "Göreve başladıkları gün" şunları söyledi:
- Ben Başbakanım... Bana talepler gelebilir... Yanımda başkaları olabilir... Size "Şu işi yapın... Şu kişinin isteğini yerine getirin" diyebilirim... Başkasının yanında bu talimatı vermem gerekebilir... Fakat... Yasaya, yönetmeliğe, ülkenin çıkarına uygun ise yapın... Değilse, söylediklerimi unutun.
***
SADAKAT
Siyaset... Sadakat... İhanet... Süleyman Demirel ile bunları çok konuştuk.
"Sadakat" konusunda şöyle demişti:
- Sadakat çok önemli... Fakat bir köpek sadakati değil... Körü körüne sadakat hiç değil... Davaya sadakat... Ve o davayı temsil eden, davanın bayrağını taşıyan lidere sadakat.
***
"BABA" ÖĞÜTLER
Türk siyasi tarihinde... "Makam peşinde koşan... Parti kuran" o kadar çok kişi var ki... Saymaya kalksak yerimiz yetmez.
Bir gün... Süleyman Demirel ile kahvaltıdaydık... Şunları söylemişti:
Siyasette davaya talip olunur... Makama değil.
Eğer sen bir davanın adamıysan davaya talip olursun... Davadaki başarın seni makama götürür.
Siyaset yapıyorsan bir şeye çok dikkat edeceksin... Aileden kopmamaya... Evden ayrılmamaya.
***
BİR ÖMÜR SUYUN PEŞİNDE
Siyasetçi... İster Cumhurbaşkanı olsun, ister Başbakan... Bakan... Milletvekili... Genel Başkan... "Noktayı koymasını" bilmeli.
Hırsı "aklının önünden" gitmemeli.
Aksi halde "sermayeden yemeye, itibarını kaybetmeye" başlar.
Demirel... Noktayı koymayı başardı.
Cumhurbaşkanlığı sona erince... Üniversitelere gitti, konferans verdi... Ziyaretçileriyle konuştu... Kitaplar yazdı... Örneğin:
"Bir Ömür Suyun Peşinde... 2 cilt... Bin yetmiş sayfa."
Kitaptan birkaç satır başı sunalım ve Demirel'i rahmetle analım:
Para olur, ama inanç olmazsa eserler meydana gelmez.
Sadece şikâyetleri sıralamakla hiçbir şey halledilmez.
Slogan savaşı ile bir yere varamayız.
Gün geldi "bu kadar enerjiyi toprağa mı vereceğiz" diyenler çıktı.
Su... Sevincin ve ıstırabın gözyaşıdır... Alın teridir... Çalışmanın mükâfatıdır.