Depremin merkez üssü, İstiklal Madalyalı kadim şehirden... Yiğidin harman olduğu yerden... Türkiye'yi yasa boğan depremin 36'ıncı gününde sıcak notlar.
Enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor.
Panik bitmiş... Hayat, yavaş yavaş normale dönüyor.
Çadırlar... Konteynerler... Sosyal marketler... Yardımlaşma... Devlet-millet kaynaşması... Kahramanmaraş'ta yeni bir destan yazılıyor.
***
KADİR KURTUL
Sanayici... 28 akrabası deprem kurbanı... 2 bin personelinden ölen çok... Fabrikası, tam kapasite çalışıyordu... 40 ülkeye marka ürün ihracatı... Tekstil.
Deprem... Hasar... Bir de yangın... Buna rağmen;
Günde 2 bin kişiye sıcak yemek.
Hayır işi okullar yaptırmıştı... Okullar depremde yıkılmadı... Şimdi depremzedeler kalıyorlar... Kahvaltı... Sıcak yemek.
Konteyner kent... Kurulmaya başlandı bile.
Ardından... İkincisi gelecek... Yeri hazır.
Kadir Bey... Ya fabrika... Üretim... İhracat...
Üretime başladık... Fabrika, yüzde 15 kapasite ile çalışıyor... Bir ay içinde yüzde 30'a çıkacağız... Haziran'da yüzde 50'yi aşarız... Türkiye bizim... Maraş ise evimiz... Devlet-millet kaynaşması... Depremden güçlenerek çıkacağız.
***
MEHMET KANBUR
Kahramanmaraş... Dondurmanın başkenti... MADO, sektörün lideri... Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur... Kardeşleri Atilla ve Erdal ile birlikte işin başında.
Depremde... Can kaybı...60 personel.
Çalışanların bir kısmı yaralı... Yeni bir deprem korkusu... İşe gelmeyen çok.
Ama... Hayat devam ediyor... İstanbul... Diğer iller... Yurtdışı... Dondurma istiyor.
Üç kardeş... Diğer illerden işçi getiriyorlar... Kendileri önlüğü giyip, üretimde çalışıyorlar.
ki fabrikadan biri devrede... Kapasite her gün yükseliyor.
Mehmet Kanbur... Deprem çocuklarına dondurma servisi... Lokantada, gelip geçenin karnını doyuruyor... Kendisi fabrikada uyuyor, evi yıkılana çadır dağıtıyor.
***
KOÇ
Yaralı şehre 2 bin konteyner... Kurulmaya başlanmış.
Divan... Koç Grubu'nun... Mobil mutfaklar yollamış... Sıcak yemek.
Profesyonel arama kurtarma ekibi... Yine Koç Grubu'ndan... 97 kişiyi enkazdan canlı çıkarmış.
***
OPET
Depremden sonra... Bölgenin en önemli sorunlarından biri akaryakıttı.
OPET'in yaptıkları hala dillerde.
İhtiyaç sahiplerine... Araçlara... 417 bin litre yakıt... Ücretsiz.
***
ASELSAN
Büyükçe bir alan... Yüzlerce konteyner ev... Düzenli... Kasaba gibi... Evlerden birine girdik... İki oda... İki ranza... Mutfak... Banyo... Tuvalet.
Yoğun bir çalışma.
- Usta... Ev tamam... Yatak, battaniye, masa, koltuk, sandalye... Tabak/çanak... Her şey var... Sen ne ile uğraşıyorsun?
- Abi... Klima takacağım... Kablosunu döşüyorum.
***
SEVİLAY COŞKUN
Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun'un eşi... "Yılın annesi" desek yeridir.
6 Şubat... Deprem... Vali Coşkun, dört gün evine gitmedi.
Sevilay Hanım... Depremin ilk günü... Valilik konağının kapılarını depremzedelere açtı.
Şehit eşi... Engelli kız... Kocası ve iki yavrusu deprem kurbanı olan kadın... Korunmaya muhtaç nine... Tam 45 kadın.
Sevilay Hanım... Konağı, kadınlar oteline çevirdi.
Kahvaltı... Yemek... Banyo... Temiz kıyafet... Doktor... İlaç... Psikolojik destek.
"Fotoğraf" mı dediniz? Hayır! Kesinlikle! Sevilay Coşkun, sosyal medyada görünmenin, reklam yapmanın değil... Şu zor süreçte, yaraya merhem sürmenin derdinde.
***
ZEYNEL ABİDİN ERDEM
Mardin-Savur'lu işadamı... Nobelli gururumuz Aziz Sancar'ın akrabası.
Deprem coğrafyasında nereye gittiysek... İzini de gördük tozunu da.
75 ton makarna... 75 ton bulgur... 46 konteyner yardım malzemesi... 2 bin seyyar tuvalet... Isıtıcılar... Uyku tulumları... Battaniye... Yiyecek... Giyecek.
Bölgeye, ekip yollamış... Kan veriyorlar... Evi barkı yıkılana destek oluyorlar.
***
MAHMUT YİĞİT
Kadınlar... Zeytin ağaçları arasına ip germişler... Çamaşır kurutuyorlar.
Bir kamyon yanaşıyor... Yardım getirmiş... Kuru gıda... Fasulye, nohut, pirinç, bulgur... Şeker... Salça... Mutfakta ne ihtiyaç varsa... Tonlarca.
Kim yollamış? Kamyonun üzerinde bir yazı yok.
- Şoför bey... Kim gönderdi?
- Ankara'dan geliyoruz... Mahmut Yiğit gönderdi... Yiğit Akü.
***
ZİRAAT BANKASI
Kalacaksan... Allah muhtaç etmesin ama... Ziraat Bankası'nın çadırında kalacaksın.
Selami Ekmekçi... Eşi Hülya Hanım... Annesi Nigar Hanım... Kızı Saadet... Oğlu, gelini ve iki torunu. Çadır değil... Sanki apartman dairesi.
Ziraat-Çadırkent. Kadın-erkek tuvaletleri... Kadın-erkek banyo yerleri... Çamaşırhane... Doktor... İlaç.
Çayhane... 7/24 açık.
Öğle yemeği geldi... Çorba... Nohut yahni... Bulgur pilavı...
Bir önceki akşam da, tavuk döner, pilav ve cacık gelmiş.
Selami Bey, yemeğe kalmamızı istedi... Teşekkür ettik.
Hülya Hanım... "Kahve içmeden bırakmam" dedi... Ziraat Mahallesi'nin sade kahvesi. Sohbet... Çok güzeldi.
***
HALKBANK
Çadırlar düzgün... Sağlam... Korunaklı... Sekiz kişilik. Sanki, Yeşil Evler Mahallesi.
Kahvaltı... Peynir, zeytin, tereyağı, salam, bal, domates, salatalık.
Öğle ve akşam... 3'er tabak yemek... Tatlı da unutulmamış.
Çocuklar... Furkan... Sultan... İlhan... Berkay... Depremden kurtulan kediyle oynuyorlar. Kadınlar... Çadır önünde sohbet... Örgü...
***
DEVAMI YARIN
Destan bitmedi... Bugün sadece birkaç isim, birkaç resim paylaştık.
Anlatılacak daha pek çok şey var. Yarın... Yine buralardayız.