Ankara'da hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde... "Siyasi havadan" söz ediyoruz.
Seçime daha aylar var ama... Kampanya başlamış gibi.
Ortalık toz duman.
Kulisler, Kırkpınar misali... Herkes birbirine elense çekiyor.
Bugün... Siyaset manzaraları... Partiler... İsimler... Konuşulanlar... Beklentiler... Hesaplar.
***
Anahtar
Altılı masa yol alamıyor... Toplantılar... Yemekler... Açıklamalar... "Toplumu tatmin etmiyor."
İki kere ikinin dört ettiği kadar kesin... "Masa patinaj yapıyor."
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu... Cumhurbaşkanı adaylığında çok istekli... Kendini bağladı.
Fakat... Kapı kilitli... Anahtar da İyi Parti'de... Meral Akşener'de.
Masanın bir ayağını Kemal Bey çekiyor.
Diğer ayağını da Meral Hanım.
Masa, bu çekiştirmeye... Baskıya... Gerilime ne kadar dayanabilir? Bekleyelim, görelim.
***
Herkes mühendis
Başkent'te "siyaset mühendisi" çok.
"Kılıçdaroğlu yandaşı" mühendisler, proje ürettiler.
"HDP üzerinden İyi Parti'yi hizaya getirme" projesi.
HDP'den yapılan, "Meral Akşener'e de, Mansur Yavaş'a da oy vermeyiz" açıklaması, bu projenin üretimi.
Ama... Tutmadı... Meral Akşener "çetin ceviz" çıktı.
Ve... İyi Parti karşı hamle yaptı... Ekrem İmamoğlu kartını açtı.
***
Masa ve gündem
Adana, Mersin, Kayseri, Edirne, Kırşehir, Antalya, Bartın... Geziyoruz.
Vatandaşın gündeminde, Anayasa değişikliği yok.
Parlamenter sisteme dönüş yok.
Sokağın gündemi: Hayat pahalılığı... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonları... Dış politika... Yatırım, üretim, istihdam.
Millet... "Mısır ve Suriye ile yakınlaşmaya" sıcak bakıyor.
Fakat... Altılı masanın gündeminde böyle konular yer almıyor.
Masadakiler... Halktan kopuk.
***
Beklenti
Sokak, siyasi iktidara nasıl bakıyor? AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için neler konuşuluyor?
Gözlemlerimiz:
AK Parti tabanı ve seçmeni, "Erdoğan'a söz söylemiyor... Söyletmiyor."
Ama... Seçimde "büyük değişim" bekliyor... Milletvekili değişikliği.
Seçmenin talebi... "İthal aday olmasın."
Bir diğer talep... "Fabrika ayarlarına dönülsün... 2002 kadrosundan birkaç akil adam... Birkaç tecrübeli siyasetçi Meclis'e girsin... Geri kalan kadroda büyük tasfiyeye gidilsin."
***
Markaj
Şehirde, ilçede, köyde gördüğümüz şu:
AK Parti'ye en yakın taban İyi Parti'de.
Öyleyse... Strateji... "Sağ tabana... İyi Parti seçmenine" yönelik siyaset üretmek.
Göreceksiniz... İktidar partisinin, "İyi Parti'ye baskısı... Markajı" artarak devam edecek.
***
Hayati(!) seçim
Siyasetçilerin dillerinden düşürmedikleri bir söylem var:
"Bu seçim çok önemli... Hayati bir seçim."
Bu söylemin toplumda karşılığı yok... Zira:
Bütün seçimler hayati... Bütün seçimler önemli.
Yani... Bunca yıldır yaptığımız seçimler önemsiz miydi?
***
Siyasi satranç
Garry Kasparov... Ünlü satranççı... 15 yıl boyunca Dünya Şampiyonluğu'nu kimselere kaptırmadı.
Kasparov'un sırrı, birkaç hamle sonrasını hesaplamasıydı.
Yani... "Ben şu hamleyi yaparsam, rakibimden hangi hamle gelir? O hamleyi nasıl geri püskürteceğim?"
Siyaset... Satranç gibidir.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'nun, "Kılıçdaroğlu aday olmazsa masa dağılır" söylemi... Yanlış bir hamleydi.
İyi Parti'den öyle bir karşı hamle geldi ki... "Noter değiliz" hamlesi.
CHP geriledi... Puan kaybetti.
***
Bilmece
Altılı masanın "büyük hissedarı" Kemal Kılıçdaroğlu... Diyor ki:
- Seçilince... Bir hafta içinde... İstanbul Sözleşmesi'ni hayata geçireceğim.
"Küçük hissedarlardan" Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu... Diyor ki:
- Ben oldukça İstanbul Sözleşmesi gündeme gelemez.
Haydi çıkın bakalım işin içinden.
***
Strateji
Konu, strateji ise... Siyaset üretmekse... Bizce, İyi Parti, CHP'den başarılı.
Akşener, kongre sürecini başlattı... Konumunu güçlendirdi.
Partisinde, mırıldanan, homurdanan yok.
Kılıçdaroğlu, kurultaya gitmedi... CHP'nin içindeki rahatsızlığı, sızlanmaları görüyorsunuz.
CHP'de... Kılıçdaroğlu'nun adaylığını isteyenler olduğu gibi... İstemeyenler de var... Adaylık bekleyen, bunun için kulis yapanlar da.
***
Çıta yüksekliği
Muhalefetin... Bazı siyaset mühendislerinin... Kimi kanaat önderlerinin göremediği bir şey var:
Türkiye, eski Türkiye değil... Çıta çok yükseldi.
Artık dünya ile rekabet eden... Almanya, Fransa gibi ülkelerle yarışan, üreten bir Türkiye var.
2000 öncesinin söylemleri... Sloganları... Her şeye karşı çıkmalar prim yapmıyor.
Sabah-akşam... 7/24... Siyaset konuşan pek çok milletvekili, kendisine oy veren seçmenin gerisine düştüğünü neden fark edemiyor?
***
Koro
Dikkat ettiniz mi? Altılı masadan koro halinde çıkan ses:
"Erdoğan gitsin... Mutlaka gitsin... Yeter ki gitsin?"
Ya sonrası?
"Erdoğan sonrasına dair" söylem, program, proje, siyaset, eylem planı yok.
"Gitsin de gitsin... Gerisi kolay" söylemi, siyaset değil ki.
Seçmen proje ister... Peşine düşeceği siyasetçiye güvenmek ister... Seçmen, umuda oy verir... Kuru söyleme değil.
Kuru laf karın doyursaydı bütün lokantalar kapanırdı.
***
Kadro
Noktayı koyarken... Geçmişe dair bir çift söz etmemize ne dersiniz?
1983... Turgut Özal, askerin desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi'ne karşı seçimi kazanırken;
Yanında Kaya Erdem, Adnan Kahveci, Hüsnü Doğan, Mehmet Keçeciler, Ekrem Pakdemirli... Taş gibi bir kadro vardı.
1991... Süleyman Demirel, 7'nci defa gelirken... Yanında İhsan Sabri Çağlayangil, İsmet Sezgin, Köksal Toptan, Ekrem Ceyhun, Cavit Çağlar, Nahit Menteşe, Sümer Oral, Necmettin Cevheri... Taş gibi bir kadro vardı.
Ya bugün... Muhalefetin A takımında kimler var? Nokta.