Gittiğimiz yerlerde, okuyucularımız... Ziyaretimize gelenler... Farklı partilerden siyasetçi dostlar... Ve haftalardır yağmur gibi yağan elektronik posta mesajları... Herkes, Hıncal'ı soruyor.
Öyleyse... 50 yıldan fazladır dostumuz olan Hıncal Uluç'la ilgili her şeyi anlatalım.
"En sondan" başlayalım:
Dün... Bu yazıyı yazdığımız öğle saatlerinde... Doktorlar karar aşamasındaydılar:
- Hıncal'ı uyandıralım mı? Yoksa bir süre daha uyutalım mı?
***
Kedi dostu
Sarı kedi... Benekli kedi... Siyah kedi... Beyaz kedi... Siyahbeyaz kedi... O kadar çok ki.
Hıncal, ille de sabah erkenden kalkacak... Kedileri doyuracak... Kimin kedisi olduğu önemli değil.
Yine bir sabah kalktı... Elinde kedi mamaları... Bahçeye doğru yürürken... Ayağı, halıya takılmaz mı?
Kalça kırığı... Hele de ileri yaşta... Zor, çok zor.
Ambulans... İstikamet hastane.
***
Azmi Hamzaoğlu
Doktorlar, "Ameliyat" dediler...
Hemen... Hiç zaman kaybetmeden.
Hıncal, "Doktorumu isterim... Azmi Hoca'yı" diye tutturdu.
Azmi Hoca ise Avusturya'da.
Hıncal, "Dönmesini beklerim" dedi.
Hoca, Avusturya'dan döndü... Ameliyat öncesi tepeden tırnağa muayene... Ve görüldü ki... Kalpte, üç damar tıkalı.
İstikamet ameliyathane... Önce, kalp damarları açıldı... Sonra, kalça operasyonu.
***
Türk doktorlarına emanet
İstese yurtdışına gidebilirdi... İstemedi.
"İlle de Türkiye... Türk doktorları" dedi.
Ameliyat... Çok başarılı geçti.
Hastanede... Yavaş yavaş yürüyüşler... Ufak ufak spor hareketleri... Neşesi yerindeydi.
Sık sık konuşuyorduk... Spor...
Siyaset... Ekonomi... Gazete.
Bir süre sonra... Hastaneden sıkıldı.
"Evim de evim... İlle de eve döneceğim" diye tutturdu.
Oysa... Bir süre daha hastanede kalması gerekiyordu.
Ama inatçı... Kimseyi dinlemedi... Evine gitti.
İşte en büyük hatası... Gitmemeliydi.
***
Hastalıklar zinciri
Evde bakım kolay mı? Hastayı evde, serumla beslemek... Zahmetli iş.
Bu sırada sancılar başladı... Kontrol... Safrakesesindeki taş büyümüş... Ama cerrahi müdahale yapılamadı... İlaçla tedavi.
Derken... Aksilik üzerine aksilik... Akciğer... Enfeksiyon... Zatürre.
Apar topar hemen hastaneye.
***
Yine atlattı
Hastaneye döndü ama... Kötü döndü.
En kötüsü de, böbrek taşı sorunu.
İlk iş... Diyalize bağlandı... Makineye.
Sağlık personeli, ellerinden geleni yaptı, iyi baktı... Zatürre atlatıldı... Hıncal, diyalizden çıktı.
Doktorlar... "Sonuç iyi" dediler... Ve...
"Uyuttukları" Hıncal'ı... Uyandırıp uyandırmamayı değerlendirmeye başladılar.
***
Öcal Uluç
Hıncal'ın ağabeyi... Ama onların ilişkisi, kardeşin çok ötesinde.
İki dost... İki arkadaş... İki sırdaş... İki meslektaş.
Yenigün Gazetesi... Öncü... Yeni Tanin... Ekspres... Ve Başkent Ankara'da birlikte çalıştılar.
Hıncal yatağa düşünce... Öcal, dedi ki:
Hıncal ile o kadar uzun zamandır birlikteyim ki... Annemle, babamla, eşimle bile bu kadar uzun süre geçirmedim.
Dört kardeşiz... Geçen yıl Kemal'i kaybettik... Hıncal'a da bir şey olursa taşıyamam... Kaldıramam. Arkamızı döndük... Öcal'ın gözünden süzülen damlaları görmek istemedik.
***
Anılar... Şimdi gözümde canlandılar
Hastalık konuşmak insanın kimyasını bozuyor... Moral diye bir şey kalmıyor... "Doktor, şu açıklamaları yaptı... Bu ilaç verildi... Hasta kendine geldi, gelmedi" konuş babam konuş... Sinir bozucu bir hava.
En iyisi... Havayı dağıtmak... Konuyu değiştirmek... Dünden söz etmek... Anılardan.
Öcal ile Hıncal'ın, çocukluk yılları... Öcal sekiz, Hıncal beş yaşında.
Van... 30 Ağustos... Orduevinde akşam yemeği.
Baba subay... Fuat Uluç... Şarap içiyor.
Öcal... Çaktırmadan... Garsondan şarap istiyor... Ama içerken, kolu çarpıyor, şarap dökülüyor.
Öcal... Yeniden şarap isteyince... Hıncal, sesini yükseltiyor:
- Abi... Bunu da içersen eşeksin. Öcal Uluç, Hıncal'ın meslekteki 50'nci yıl gecesinde de bu anısını anlatmıştı.
***
Vahşi Batı
Albay Fuat Uluç, Başbuğ Türkeş'in yakınıydı... Arkadaşıydı... Hani ne derler? "Kankasıydı."
Rahmetli Fuat Albay, disiplinliydi...
Öcal'a takıldık:
- Sizi hiç dövdü mü?
Öcal... Başladı gülmeye:
- Babamdan iki defa dayak yedim... Biri Hıncal nedeniyleydi... Üç tokat.
Ne oldu? Nasıl oldu? Anlatmasını istedik... Hiç olmazsa, "hasta havasından" çıkarız.
Seneler önce... Çocukluk dönemi... Baba, Çaldıran'da subay.
Öcal ile Hıncal, "Vahşi Batı'yı" oynuyorlar.
Hıncal, Kızılderili... Öcal abisi de kovboy.
Öcal... Hıncal'ı esir alıyor... Rol icabı öldürecek... Elinde ağaç dalından yapılmış yay ve ok.
Öcal, nişan alıyor... Hıncal'ı göbeğinden vuracak... Fakat... Ok, Hıncal'ın çenesinin az üstüne saplanıyor... Kan... Gözyaşı... Hemen Fuat Albay'a haber veriliyor... Ambulans... Hastane.
Ve... Fuat Albay'dan, Öcal'a ceza... Üç tokat.
***
Son dakika
Yazımızı yazarken... Son dakika haberi... Doktorlar kararlarını verdiler:
Hıncal Uluç'un bağlı olduğu makine... Uyandırmaya ayarlandı.
Dün öğle sonu... "Uyandırma işlemi" başladı.
Süreç... Yavaş işleyecek... Ağır ağır.
Ve... Pazartesi günü, Hıncal tamamen uyandırılmış olacak.
***
Randevu... 7 Ağustos
Geçmiş olsun sevgili Hıncal... Yeter artık gözyaşın dinsin Öcal Uluç.
Şimdi... Süper Lig'in başlamasını bekliyoruz. Dört gözle.
7 Ağustos'ta oynanacak Antalyaspor- Galatasaray maçını televizyondan birlikte izleyeceğiz.