Yıllar önceydi... Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı yaptığı günler... Birlikte, Batman'a gitmiştik.Programda, "Belediye başkanını ziyaret" de vardı.
Belediye binasının girişinde... Büyük harflerle yazılmış bir yazı dikkatimizi çekti:
"Rüşvet alan da veren de melundur."
Yazıya baktığımızı gören Belediye Başkanı Salih Gök... Dedi ki:
- Bu bir hadis-i şerif... Malum, memlekette melun çok... Rüşvet veren, rüşvet alan... Onları uyarmak için, duvara bu hadis-i şerifi yazdırdım... İnşallah faydası olur.
Salih Gök, "yurt dışında" bulunmuştu... Çalışkandı... Batman'ı güzelleştirmek için çok şey yaptı.
1999'da... "Görevi başında" vefat etti... Kalpten... Allah rahmet eylesin.
Ankara-Keçiören'de... Belediye binasının üzerinde... Elektronik mesaj ekranında sürekli, "Akan... Dönüp duran" yazıyı okuyunca... Salih Gök aklımıza geldi.
"Keçiören ekranında" aynı hadis yazılıydı:
"Rüşvet alan da veren de melundur."
Aklımıza, "bir şey" daha geldi... "Rahmetlinin" sözleri:
- Malum... Memlekette melun çok.
***
Değişmeyen talep
Belediye Başkanı Turgut Altınok ile dolaştığımızı görenlerin içinde, "Yanımıza yaklaşan... Özel olarak konuşmak isteyenler" oldu... Kadın-erkek.
Bir kenara çekildik... Konuştuk.
Bizden, "ricaları" vardı... "İş."
"kızına" iş istiyor, kimi "oğluna."
Bizden beklentilerine gelince:
- Ne olur Turgut Başkan'a söyleseniz... Sizi kırmaz.
İşsizlik... İşsizlik... İşsizlik... Nereye gitsek, "aynı talep."
Turgut Altınok'a söyledik elbette... Dinledi... Not etti... Ama sonra da, "Öyle şeyler anlattı ki..." Onları da paylaşacağız.
***
Günün sorusu
Keçiören'de gezerken... Osmanlı Halk Pazarı'nı dolaşırken... Semt pazarında sohbet ederken... Pastanede çay içerken... Birkaç kişiden, "benzer sözler" dinledik:
Dolar düştü... Çok sevindik... Fakat bir şeyi anlamakta zorluk çekiyoruz... Dolar düştü diye üzülenler, neredeyse karalar bağlayanlar var... Neden?
Soru... Hani ne derler? "Kitabın ortasından."
***
'Özel değil kamuda olsun'
Keçiören... Metropol ilçe... Büyük... 900 bin nüfus.
Turgut Altınok... Çevresi geniş... Eşi dostu çok... Ama... Bireysel ilişkiler yerine, kurumsal iş bulma formülünü hayata geçirmiş... İşte anlattıkları:
380 firma ile görüştüm... Değişik sektörler... İç piyasaya çalışanlar... İhracat yapanlar... Hepsinin de elemana ihtiyacı var.
İş arayanı göndereceğiz... Vasıfları uyarsa, firma işe başlatacak.
Sonuç ne oldu, dersiniz? Sıfıra sıfır, elde var sıfır. "Neden?" diye sorduk... Başkan Turgut Altınok yanıt verdi:
- İş isteyene diyorum ki... "Seni falanca firmaya göndereceğim, hemen işe başlayacaksın."
Ama gitmiyor... "Başkanım firmaya gönderme, bana belediyede iş ver... Veya bir kamu kurumunda iş bul" diyor.
***
Sanayide kim çalışır?
Ankara'da, 13 OSB var... 9'unda bacalar tütüyor... 4'ü ise inşa halinde.
Ankara Sanayi Odası'nın üye sayısı 8 bin... "Fabrika" çok.
Üretim... Dünyanın her yerine ihracat... Uçak sanayii... Gıda... Elektronik... Savunma... İnşaat malzemesi... Otomotiv... Sanayi öylesine hareketli ki, "eleman bulunamıyor."
ASO, "okul" açtı... "Meslek kursları" veriliyor... Eleman yetiştiriliyor... "İş garantili."
Keçiören Belediyesi ile ASO arasında protokol imzalandı.
Belediye, üç ayda bir, "ASO'ya" 300 eleman gönderecek...
İşsiz... Mesleksiz.
Gönderilenler... "Okula... Kursa" gidecekler... Gidiş-geliş servis hizmetini de belediye karşılayacak.
Eğitim sürecinde harçlık alacaklar... Günde 77 lira... Elbette yiyecek, giyecek de var.
Sonra... Herkesin işi hazır... Fabrikalarda işbaşı yapacaklar.
Belediye, "Duyuru yaptı." Yağmur gibi başvuru yağdı... 6 bin kişi kaydoldu.
Ama... "Sanayi... Fabrika...
Kurs" denilince... Gelenlerin çoğu suratını astı... Geri döndü.
Kala kala... Topu topu... 117 kişi kaldı.
Turgut Altınok, 117 kişiyi, "Sincan OSB'ye" gönderdi...
Okula... Kursa...
Birinci ayın sonunda... "Yarısı" vazgeçti... Kursu bıraktı, gitti.
***
İlle de belediyede iş
Turgut Altınok'un makam odası... Ziyaretçi çok.
Bir genç geliyor... Pırıl pırıl... Boylu boslu... İş istiyor.
Başkan soruyor:
- Ne iş yaparsın?
- Her işi... Fark etmez... Her şeyi yaparım.
- Tamam da... Mesleğin ne? Elinden hangi iş gelir?
- Başkanım, belirli bir mesleğim yok... Ne iş olursa çalışırım.
Turgut Altınok, telefona uzanıyor... "Bir yeri" arayacak... "Delikanlı" söze giriyor:
- Başkanım... İzninizle bir şey söyleyebilir miyim?
- Elbette... Dinliyorum.
- Beni başka bir yere göndermeyin... Belediyede iş verin... Zabıtada... Sosyal tesiste... Belediyenin neresi olursa olsun.
***
Seçim yok, siyasetçi yok
Anket... Gittiğimiz her yerde elbette yapıyoruz... Pazarda, çarşıda, lokantada... Çok kişiye sorduk:
- Siyasetçiler geliyorlar mı? Dertlerinizi dinliyorlar mı? Çayınızı içiyorlar mı?
Osmanlı Halk Pazarı'nda... Telefoncu... Dedi ki:
- Onlar seçim zamanı gelirler.
Dinleyenler... "Aynen öyle" diye onayladılar:
- Şimdi seçim yok ki... Zahmet edip gelmezler ki.
***
Sokaktaki gündem
Adnan Menderes Mahallesi... Ömer Halisdemir Bulvarı... Fatih Caddesi... 19 Mayıs Mahallesi... Turgut Özal Bulvarı... Market... Kasap... Sağlıkçı... Taksici... Lokantacı... Emekli... Kadın-erkek... Yaşlı-genç... Sohbet...
nket...
"Seçim de seçim... İlle de seçim... Erken seçim... Bir an önce seçim" diyen yok.
"Ekonomi... Önce geçim... Emekli maaşına ne kadar zam gelecek?" diyen ise... Çok... Hem de pek çok.
***
İşte Keçiören
Dolaşırken... Ciğerim Turkuaz Dürüm Evi'nin önündeki tabela gözümüze ilişti.
Satış, "Kilo ile."
1 kilogram kanat... 3 lavaş... Ve 3 ayran... 75 lira.
1 kilogram tavuk şiş...
3 lavaş... Ve 3 ayran... Yine 75 lira.
İster lokantada ye...
İstersen... "Alo paket" emrinde.
Bu sırada... Yanımızda, "zabıta" vardı... Dedi ki:
- Güvenilir... Temizdir... Çekinmeden yiyebilirsiniz.
Ankara'nın kuzeyindeki en büyük ilçe... Keçiören... İşte... Böyle bir yer.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz