Oğuzhan Asiltürk... Hukukumuz vardı... Geçenlerde telefonla konuşmuştuk... Evinde buluşacaktık. "Eşim biraz rahatsız" demişti. Eşinin sağlığı düzelince bir araya gelecektik.
Sonra... Kendisi rahatsızlandı... Ve toparlanamadı... Allah'ın takdiri.
Yunus Emre'nin dediği gibi:
"Yalan dünya, yalan dünya,
Yalan dünya değil misin?
Muhammed'i bir top beze,
Saran dünya değil misin?
Hasan ile Hüseyin'i,
Alan dünya değil misin?"
Güle güle Oğuzhan Asiltürk... Allah'ın rahmeti üzerinde olsun.
***
Ben televizyoncu olsaydım...
Oğuzhan Asiltürk'ün vefat haberi gelince...
TV'ye... Canlı yayına... Sıcağı sıcağına;
Milli Görüş kaynağından yıllarca birlikte su içtiği Recai Kutan'ı davet ederdim.
Asiltürk'ün, "İçişleri Bakanlığı dönemini" en iyi bilenlerden Vecdi Gönül'ü davet ederdim.
Aynı kabinede görev yapan bakanlardan, Adalet Partili Ali Naili Erdem'i (Milli Eğitim Bakanı) davet ederdim. (Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti... Başbakan Süleyman Demirel).
Yozgat-Sarıkaya'nın 32 yaşındaki kaymakamı iken... Asiltürk'ün, "Sana güveniyorum" diyerek, "Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne" getirdiği Abdulkadir Aksu'yu davet ederdim.
Siyasetin, "Doğrucu Davut'u" Cemil Çiçek'i davet ederdim.
Ve daha kimleri kimleri... "CHP-MSP...
Ecevit-Erbakan hükümetinde" görev yapan ve hayatta olan isimleri davet ederdim.
Ama onlar... Yakın siyasi tarihin hafızaları... Kimsenin aklına gelmedi... Ne kadar acı.
***
Mülki idare amirliği
Eskiden... "İki kanun" vardı... Biri "3656", diğeri "3659" sayılı kanun.
"Devlet memurları" ile ilgili mevzuat, "Bu iki kanunla" düzenlenmişti.
Sonra, "Personel devrimi" yapıldı...
1960'ların ortasında. 1965'te yazılan, 1969 da yürürlüğe giren 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu.
Ancak... "Yeni kanunun" mali hükümlerinin yürürlüğü, "İleri yıllara" ertelendi.
Kanuna göre, "Dışişleri mensuplarına... Maliyecilere... Hâkim ve Savcılara" ayrı statüler verildi.
Vali ve kaymakamlar ise... "Büyük torbadalardı." Yani sıradan memurlar... Odacı, çaycı ile "Aynı sınıfta."
10 Ocak 1971... İdareciler Günü... Vali ve kaymakamlar, "Yürüyüş yaptılar." Fakat sonuç alamadılar.
12 Mart 1971... Asker, "Muhtıra" verdi... Muhtıranın gerekçeleri arasında, "Valikaymakam eylemi" de yer aldı... Hükümet istifa etti.
Ve... Geldik 1974'e... Bülent Ecevit- Necmettin Erbakan koalisyonu... "Oğuzhan Asiltürk, İçişleri Bakanı." Asiltürk dedi ki:
- Yeni bir yasal düzenleme yapılacaktır...
Yasada, "Mülki idare amirliği" diye bir sınıf yer alacaktır.
Bugün vali ve kaymakama, "Mülki idare amiri" deniliyorsa... Oğuzhan Asiltürk'ün sayesinde.
1. Bunu "Yeni nesiller" bilmezler.
2. Kim mi bilir? Türk bürokrasisinin "Maradonası" Vecdi Gönül çok iyi bilir... Zira o dönemde, "Bu işlerin" tam göbeğindeydi.
Ah keşke saygın bir siyaset ve devlet adamı olan, "Vecdi Abi" ekrana çıksa da... "Bunları" anlatsa.
***
"Gayretli, samimi, heyecanlı"
Vefat haberini alınca, ilk aradığımız kişi Recai Kutan oldu... O da, Asiltürk gibi,
Erbakan Hoca'nın, "Kozmik odasındaki" isimlerden.
Üzgündü... "Yıllar öncesinden" söz etti:
- İstanbul Teknik Üniversitesi'nden sonra bir süre özel sektörde çalışmış ve Hoca'nın daveti üzerine Milli Nizam Partisi'ne gelmiş, Milli Görüş hareketinin içinde yer almış bir arkadaşımızdı.
Kutan... Fazla konuşamadı... Sözlerini "Fevkalade gayretli, samimi ve heyecanlıydı" diye bağladı.
Evet... Gerçekten de öyleydi.
***
Jandarmanın 12 generali
Zaman tünelinde gezintiye devam edelim.
Jandarma Genel Komutanlığı'nda, "12 general kadrosu" vardı... Ancak;
Jandarmaya, bu kadrolardan, "Biri" verilirdi... O da, "Kurmay Başkanı" idi.
Diğer 11 kadro, "Boş tutulurdu."
Yani... Jandarmada, "Sadece bir general" olurdu.
Jandarma Genel Komutanı bile, "Kara Kuvvetleri'nden" atanırdı...
"Karacı" bir orgeneral. Oğuzhan Asiltürk...
İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturunca... Dedi ki:
- Jandarmanın madem "12 general kadrosu var... 12'si de doldurulacak." Dönemin Genelkurmay Başkanı ile İçişleri Bakanı Asiltürk'ün araları açıldı.
Ama... Asiltürk direndi... Ve sonuç da aldı.
Jandarma generali sayısı "12'ye" yükseltildi.
Bütün bunları...
Tüm ayrıntılarıyla...
Yine "Maradona" bilir... Vecdi Gönül.
Ne gariptir... "Vecdi Abi'yi" arayıp da "Bilgisinden, tecrübesinden" istifade etmek isteyen yok ki... "TV'ciler" Vecdi Abi'nin "Neler bildiğinden" bile öylesine habersizler ki.
***
"Liderine sadık"
Ali Naili Erdem... 94 yaşında... O bir "Canlı tarih."
Koalisyon... Demirel Başbakan... Ali Naili Erdem ile Oğuzhan Asiltürk aynı kabinedeler.
"Vefatı" duyunca... Ali Naili Erdem dedi ki:
- Kendi davasının tavizsiz savunucusu ve liderine sadakati yüzde 100 olan bir siyasetçiydi... Sadakat, öylesine önemli ki.
***
"Vefalıydı"
Sadakat... Ama bir "Köpek sadakati" değil.
"Davaya" sadakat... Davanın "Bayraktarına" sadakat.
Cemil Çiçek de, "Sadakat vurgusunu yaparak" konuştu.
Seversiniz, sevmezsiniz... Ama Oğuzhan Bey, "Türk siyasetinde adı ön planda olan" bir isimdi.
Milli Görüş'ün, "Temel direklerindendi."
Siyasi çizgisinde hiç "Kırıklık" olmamıştır.
Erbakan Hoca vefat edene kadar, "Onun yanındaydı... Arkasındaydı... Vefası hiç eksilmedi."
***
"Prensip sahibiydi"
İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk, bir gün Yozgat- Sarıkaya Kaymakamı Abdulkadir Aksu'yu çağırır:
Sizi izliyorum... Başarılısınız... Kariyerinizde "Emniyetçiliğin" de olmasını istiyorum.
Malatya... Benim memleketim... Asayiş yönünden bazı sorunlar var... Sizin "Malatya Emniyet Müdürü" olmanızı istiyorum.
"Başarılı olacağınıza... Çok daha yüksek makamlara geleceğinize" inanıyorum.
Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya, "Başınız sağ olsun... Oğuzhan Bey sizlere ömür" deyince... Aksu güçlükle konuşabildi:
- Siyasette de birlikte olduk... Ciddiydi, çalışkandı, gayretliydi, prensip sahibiydi... Ve liderine vefası onun şaşmaz ilkesiydi.
***
Bir var, bir yok
Türk siyasetinden bir Oğuzhan Asiltürk geçti.
Bir varmış, bir yokmuş. Allah rahmet eylesin.