Diktatörlükle, Anayasa'yı ortadan kaldırmaya teşebbüsle, vatan hainliği ile suçlandı... Ve idam edildi... Bugün, "Şehit" Adnan Menderes'in ölüm yıldönümü.
Onu, "Devirenler... Yargılayanlar" tarihin çöplüğündeler... Kimse isimlerini anmıyor.
"O" ise... Milletin kalbinde yaşamaya devam ediyor.
"Adı" üniversitede, havaalanında, bulvarlarda, okullarda, meydanlarda... Unutulmuyor.
***
Kalemler kırılmıştı
İdamla yargılanan Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın, 7 Ağustos 1961 tarihli, "yazılı savunmasından" iki cümle:
Hakkımda idam kararı da verebilirsiniz.
Mağdur olarak ölmek de, şehit olmak demektir.
Bayar, idama mahkûm edildi.
Ama... Yaşı (78) nedeniyle cezası, "ömür boyu hapse" çevrildi.
Menderes ise... Bayar'ın söylediği gibi... "Mağdur olarak öldü... Şehit oldu."
***
Son savunma
Adnan Menderes'in son savunması... Yazılı... 6 Ağustos 1961... İdamdan 41 gün önce:
"Ne kadar yazık ki siyaset hayatının seyyal heyecan dalgaları bizi şimdi vatana hıyanet ithamının pençesine atmış bulunuyor."
Ne kadar acı... Büyük ayıp...
Seçimle gelmiş, TBMM'den güvenoyu almış bir Başbakan'a... "Sehpa yolu" gösteriliyor.
Cinayet... Hem de "taammüden cinayet."
***
Postallı demokratlar
Askeri darbe... 27 Mayıs 1960... Demokrasi treni ilk kez raydan çıktı.
Sonra... Muhtıra... Ayar bozuldu... "Yeni müdahaleler" geldi.
Siyaset treni kaza üstüne kaza yaptı.
En büyük zararı da ülke gördü.
Ama... Bütün bunlara rağmen... İçimizde hâlâ yüreği, "Darbe aşkı ile yanıp tutuşanlar" var.
Onlar... Sahte demokratlar... Postallı demokratlar... Garnizon demokratları.
***
'Ayıbın' daniskası
Menderes... 17 Eylül 1961'de idam edildi.
Hemen ertesi gün... 18 Eylül 1961... Ankara... "Menderes ailesinin" evi... Evde, gözü yaşlı eş Berin Menderes... Ve büyük acıyı paylaşan dostları.
İki de ünlü hafız.
Biri... Bestekâr Sadi Hoşses (Ağlamakla inlemekle ömrüm gelip geçiyor... Gülmedi şu bahtım gülmedi gitti... Hicran açmıştır sinede yâre...)
Diğeri... Bestekâr Muzaffer İlkar (Sensiz her gecenin sabahı olmayacak sanırım... Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın... Gönlümün şarkısını gözlerinde okudum...)
Sadi Hoşses ile Muzaffer İlkar... Evde Kur'an okurlarken...
Evin kapısına... Tak tak tak... Çivi çakılıyor... Menderes'in idam kararı asılıyor.
Yetmiyor... Celladın ücreti, Berin Menderes'ten isteniyor... 150 lira.
Berin Hanım ağlıyor... Sadi Hoşses ile Muzaffer İlkar ağlıyor... Başsağlığına gelen eş-dost, konu-komşu ağlıyor.
***
İbretlik olay
Darbeden sonra... "Soruşturma komisyonları" kuruldu.
"1 Numaralı" Soruşturma Komisyonu, 22 Ekim 1960'ta, "raporunu" yazdı... Raporun altındaki imza: Aydın Ahıska.
Raporun özeti:
"Adnan Menderes 1950 ile 1960 arasında 1 milyon 486 bin 265 lira 50 kuruş tutarında gayrı meşru servet edinmiştir."
Yani... Menderes, "hırsızlıkla" suçlanıyordu.
İdamdan sonra... Soruşturma Komisyonu, "yeni bir rapor" verdi.
"Eski rakamı" aşağı çekti:
- Menderes'in 10 yıl içinde edindiği gayrı meşru servetin tutarı 368 bin 293 liradır.
Ailenin avukatı Orhan Cemal Fersoy dava açtı:
- Hayır! Merhum Başbakan Menderes, tek kuruşluk bile gayrı meşru servet edinmemiştir.
Mahkeme... İnceledi... Şahit dinledi... Devletten belge istedi... Ve sonunda kararını verdi:
- Adnan Menderes 10 yıllık Başbakanlığı döneminde gayrı meşru servet edinmemiştir.
***
İki gömlek
Adnan Menderes'in, "iki gömleği" vardı...
Biri bayramlık... Diğeri idamlık.
Seneler sonra... Başbakan Turgut Özal dedi ki:
- İki gömleğim var... Biri bayramlık, öteki idamlık.
Aradan yine seneler geçti... Hükümetler geldi, gitti... Ve Recep Tayyip Erdoğan... Önce Başbakanlık, sonra Cumhurbaşkanlığı...
"Aynı sözü" bu defa Tayyip Bey söyledi:
- İki gömleğim var... Bayramlık ve idamlık.
Eğer... Menderes'ten Erdoğan'a... Aradan bunca yıl geçtikten sonra... Siyasetçi hâlâ, "idamla korkutulmaya çalışılıyorsa..."
Demokrasi yolunda, "birkaç fırın daha" ekmek yememiz gerekiyor.
***
Darbeci ruh
Adnan Menderes asıldı... Ve "Bayram" yapıldı.
Evet evet... "Darbe günü" yıllarca bayram olarak kutlandı... 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı.
"Darbeci... İdamcı" ruh... Hiç tatil yapmadı.
1965... Giresun... Seçim meydanı... Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel, kürsüde konuşurken... Önüne bir kâğıt yollandı:
- Menderes'i astık seni de asarız.
Aradan yıllar, yıllar geçti.
2020... Bu defa, "Menderes ile Erdoğan'ın fotoğrafları" yan yana getirildi... Altına da, "tehdit" eklendi:
"Makûs talih."
Hep söyleyip duruyoruz ya... İçimizde "demokrasiden" söz edip, "Demokrasiyi sindiremeyen... Demokrasiye inanmayan...
Halkın iradesine saygı duymayan" bir kesim var.
Bunlar... Halka, "Hasolar... Memolar... Çobanlar... Cahil oy yığını" diye bakanlar.
Demokrasiden "nasibini" almamış olanlar.
***
Acı ama gerçek
Osman Bölükbaşı... Türk siyasetinin Anadolu fırtınası... Rahmetli derdi ki:
- Biz adamı kâfir diye asarız, sonra da şehit diye namazını kılarız.
Maalesef... Doğru... Ve ne kadar acı.
Menderes... Asıldı.
Türkeş... İdamla yargılandı.
Erbakan... Başına gelmeyen kalmadı.
Ve Muhsin Yazıcıoğlu... Zulüm... İşkence... Anasından emdiği süt burnundan getirildi.
Sonra... Arkalarından gözyaşı döküldü.
Hani... Ne derler? Bad-el harab-ül Basra... İş işten geçtikten sonra.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz