Zafer haftasında... Zaferin kazanıldığı meydanlardayız... "Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'ndayız."
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 31 Ağustos 1922 günü muharebe sahasını gezmektedir.
Saha... Şehitlerimizle doludur.
Şehitler arasında, düşman topçu mermisinin açtığı çukura gömülmüş bir, "Sancaktar" vardır.
Şehit... Kahraman Mehmetçik... Toprağın üstünde kalan koluyla, "Sancağı" tutmaktadır.
Şehidin, "kolu katılaşmıştır." Ama sancak, "Yere düşmemiştir... Dimdik durmaktadır."
"Başkomutan" duygulanır... Ve emreder:
- Savaş alanına yapılacak anıt için "Şehit Sancaktar" sembol olacaktır.
Anıtın temelini Mustafa Kemal Paşa atar... 30 Ağustos 1924'te.
Mimar Hikmet ile Taşçı İbrahim, "Anıtı" yaparlar.
"Zafertepe'de." "Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nı" görüp de... Duygulanmamak imkânsız.
***
Şehitler ölmez
Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nı görünce... Behçet Kemal Çağlar'ın şiirini mırıldandık:
"Sayende yaşayanlar, bugün sana kul şehit,
Seni görmeye geldik, kalk, doğrul şehit."
Anıtın ziyaretçisi o kadar çok ki... Kadın-erkek... Yaşlı-genç... Ve çocuklar... İşte buna çok sevindik.
***
Zafertepe
Kütahya-Çalköy'de... 1181 rakımlı tepedeyiz... Şehit kanıyla sulanmış bölgedeyiz.
Rüzgâr... Püfür püfür esiyor.
Ay yıldızlı bayrak... Dalgalanıyor.
Burası... Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın, "Meydan muharebesini sevk ve idare ettiği" yer.
Zafer Anıtı... "Çatılmış silahların uzaktan görünüşü" gibi... Alev alev göğe yükselen, "meşale" gibi.
Anıtın çevresinde... "Toplar... Uçaklar."
Ve... Büyük harflerle taşa kazınmış yazı... Başkomutan'ın sözleri:
"Bir memleketi zabt ve işgal etmek, o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir... Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur."
***
Yunan kaçarken
Zafertepe... Her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinin, kutlamaların yapıldığı yer.
Zafertepe... Yunan askeri bozguna uğrayıp, arkasına bakmadan kaçarken... Başkomutan Mustafa Kemal'in... Yunan başkomutanına haykırdığı yer:
- Ey mağrur komutan... Gel de ordularını kurtar.
***
Ahmet Çavuş'un esiri
Yunan Ordusu... Zafertepe'de, "Boyunun ölçüsünü alıp" kaçarken... Geride 50 bin ölü bırakır.
20 bin de esir.
Nikolaos Trikopis... Yunan General... Başkomutan... Kaçanlar arasında.
2 Eylül'de... Uşak'ın Göğem köyünde... Çakmak Tepesi'nde... Ahmet Çavuş, "Trikopis ve yanındaki birkaç askeri yakalıyor... Esir alıyor." Fakat... Esir aldığı kişinin, "Başkumandan Trikopis" olduğunun farkında değil... Esirleri...
Kaymakam Hüsnü Bey ile Tabur Komutanı Fuat Bey'e teslim ediyor Mustafa Kemal Paşa, Ahmet Çavuş'u yanına çağırıyor:
- Mükâfat ister misin?
- Vatan kurtulsun, yeter.
Savaş bitince... Mustafa Kemal Paşa, Ahmet Çavuş'u, "Afyon Cezaevi'ne bekçi yapıyor."
***
Mustafa Kemal farkı
Yunan başkomutan Trikopis'i... Ve diğer Yunan generalleri... Uşak'ta, Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna getirirler.
"Başkomutanımız" onları ayakta karşılar.
Çay ikram eder.
"Siz, vazifenizi yaptınız... Askerlikte mağlup olmak da vardır. Büyük kumandanlar da esir düşmüşlerdir. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Artık misafirimsiniz... İstirahat ediniz" der... Ve sorar:
- Bir isteğiniz var mı? Trikopis'in isteği... İstanbul'daki eşine, "Hayatta olduğunun bildirilmesidir."
Ve... İsteği yerine getirilir.
***
Büyük Atatürk
Yunan ordusu... Savaş alanından öyle bir kaçar ki... "Bayrağını bile" götüremez.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa... Yerde... Toz toprak arasında... Yunan bayrağını görünce... Yaverine döner:
- Muzaffer! O bayrağı yerden alınız.
Yunan bayrağı yerden alınır ve bir topun üzerine konulur.
Büyük Atatürk... Her hareketi, "Bir ayrı ders."
***
TBMM'de alkış tufanı
Zaferden sonra... Meclis toplanıyor... 4 Ekim 1922. Kürsüde... Başkomutan Mustafa Kemal Paşa:
Efendiler... Geçen sene 5 Ağustos'ta beni Başkomutan tayin ettiğinizde... Teşekkür etmiş ve demiştim ki: "Memleketimizi çiğnemek üzere giren Yunan ordusunu harimi ismetimizde boğacağız."
Hakikaten Yunan ordusu harimi ismetimizde tamamen boğulmuştur.
Gazi Meclis... Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı ayakta alkışlıyor... Avuçlar patlarcasına.
***
Vatan uğrunda ölenler
Kutsal topraklar... Şehitlikler... Kefensiz yatanlar... Bastığımız yerin altında, acaba kimler, ne hikâyeler var?
Gittiğimiz her yerde... Şehitlik... Şehitlik... Şehitlik... O kadar çok ki.
30 Ağustos 1922... Başkomutan Meydan Muharebesi... Büyük Aslıhanlar Köyü.
Elazığlı Binbaşı Hacı Ömeroğlu Yusuf Ziya...
Diyarbakırlı Üsteğmen Mehmetoğlu Ahmet...
Urfalı Teğmen Halil İbrahimoğlu Mustafa...
Ve... 42 Mehmetçik...
Vatan için savaşanlar... Kanlarıyla suladıkları toprakta... Şehitliklerinde... Uyuyorlar.
Evet...
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır."