Ununu elemiş, eleğini duvara asmış iki devlet ve siyaset adamı... İki duayen.
Biri... Ali Naili Erdem... 94 yaşında.
Bütün darbeleri, muhtıraları yaşadı... Sanayi... Çalışma... Milli Eğitim Bakanlığı... Başbakan Yardımcılığı yaptı.
Alkışı da gördü, Zincirbozan sürgününü de.
Diğeri... Hüsnü Doğan... 74 yaşında.
Anavatan Partisi'nin, Özal'dan sonra, iki numaralı kurucusu.
Devlet Bakanlığı... Tarım ve Köyişleri... Milli Savunma... Sanayi.
Gün oldu Özal onu "baş tacı" yaptı... Gün geldi "azletti", bakanlıktan aldı.
İkisi de... Birer kitap yazdılar... Yolladılar.
Ali Naili Erdem... "Yaşadıkça."
Hüsnü Doğan... "Merdiven... Hatıralar ve Görüşler."
Bayramda... Onları okuduk.
***
ATASÖZÜ GİBİ
Ali Naili Erdem'in kitabından... İki satır:
"Kıldan ince manalar var, kulağını eyle yakın,
Her kürsüde nutuk çekeni, bir şey bilir sanma sakın."
***
ÇOK GİZLİ
Körfez krizi dönemi... Cumhurbaşkanı Özal... Yanında Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan... Çankaya Köşkü... Çalışıyorlar.
Odaya bir "danışman" giriyor... Dışişleri'nden:
- Efendim çok önemli bir haber var.
- Söyle.
- Efendim... Çok gizli.
Özal sinirlenir:
- Söyle kardeşim.
- ABD Dışişleri Bakanı James Baker yarın Türkiye'ye geliyor.
Danışman çıkar... Odada TV açıktır... CNN... ABD'li spiker haber okumaktadır:
- Dışişleri Bakanı James Baker yarın Türkiye'ye gidiyor.
***
AYNI SIRALARI PAYLAŞANLAR
Ali Naili Erdem, "1946'dan bu yana siyasetin içindeyim" diyor ve... Devam ediyor:
Politika çok kere insanı şaşırtacak kadar çetrefilli olup, bir anlamda da esrar küpüdür.
Bazen Himalaya Dağları kadar yüksek, bazen Ganj Nehri gibi yerlerde sürünür.
Bünyesinde değişik karakterli kişiler yer alırlar.
Vatanseverler ile eyyamcılar aynı sıraları paylaşırlar.
***
İNSANLIK
Ali Naili Erdem... 1960'lı yıllar... Çiçeği burnunda siyasetçi... Bir gün, İsmet İnönü'ye sorar:
- Paşa Hazretleri... Sizce Türkiye'nin bir numaralı meselesi nedir?
İnönü'nün yanıtı... Tek sözcük:
- İnsanlık.
***
ÖZAL'DAN 'ÖZELEŞTİRİ'
Hüsnü Doğan... Cumhurbaşkanı Özal'ın eşi Semra Hanım'ın "Siyasete girmesini... Anavatan Partisi İstanbul İl Başkanı olmasını" eleştirmişti.
Özal sinirlendi... Hüsnü Doğan'ın Milli Savunma Bakanlığı "bitti."
Aradan zaman geçecek... Özal, Hüsnü Doğan'ı çağıracak... Ve "özeleştiride" bulunacaktır:
- Üç konuda yanlış yaptım... İki referandum... Eşimin siyasete girmesine izin vermem... Ve Mesut Yılmaz'ın genel başkan seçilmesine destek olmam.
***
SADAKAT... İŞTE BU
Siyasette sadakat... Büyük erdem.
Ama... Köpek sadakati değil... "Davaya" sadakat... "Davanın liderine" sadakat.
Hüsnü Doğan'ın kitabı... Sayfa 378... Bir "sadakat" belgeseli gibi:
Özal'ın sevdiği iki kişi... İkisi de Özal gibi İTÜ mezunu.
Özal ikisine de çok güvenir ve birlikte çalışmak isterdi.
Ama ikisi de Özal'ın yanında yer almadılar.
Ekrem Ceyhun, Süleyman Demirel'e... Recai Kutan da Necmettin Erbakan'a bağlılıklarını sonuna kadar sürdürdüler.
***
CHP VE YENİ PARTİLER
Ali Naili Erdem, "CHP'ye nasıl bakıyor?"
Ve de "Yeni kurulan partilere?"
Yanıtı kitapta... Okuyalım:
CHP'nin... Kendi içindeki itişip kakışmayı bitirmedikçe ve halkın beklentilerini doğru olarak tespit etmedikçe, daha ileriye bir hamle yapması beklenmemelidir.
Birbiri arkasına kurulan siyasi partilerin, seçim sonuçlarını etkileyecek bir güçlerinin olacağını sanmıyorum.
***
DOĞRU SÖZE NE DENİR?
Hüsnü Doğan'ın... "Düne takılıp kalanlara" da söyleyecekleri var... Sayfa 302:
Geçmişe özlem duyanların, geçmişi yaşamaya çalışanların, kişisel tercihlerine saygı duyabiliriz.
Ama bunun bir siyasi proje haline gelmesi zordur.
Hayat ileriye doğru akar.
Siyasetçinin görevi, bugünün yaralarının makul ölçülerde sarılmasına ve yarının daha iyi inşa edilmesine gayret etmektir.
***
SATILIK HALI
Ali Naili abim, kitabını imzalarken... Bizim için "Dostluğu sonsuz, vefası emsalsiz" demiş... Teşekkürler... Kendisi de öyle.
1961-1980... Milletvekilliği... Bakanlıklar ve... 12 Eylül 1980 darbesi... Siyasete nokta.
Naili abim, darbeden sonra, evini geçindirebilmek için "halılarını satmıştı."
Ne günlerdi... İşte Ali Naili Erdem bu... Bir dürüstlük timsali.
Nice yıllara... Sağlıkla...
***
YETİM... VE KOCAKAFA
Turgut Özal... Seçimde... ANAP adaylarını tanıtırken... Sıra Hüsnü Doğan'a gelince "Babasını çok küçük yaşta kaybettiğini ve yetim kaldığını" söylemişti... Ve... "Yetim Hüsnü" lakabı yerleşmişti.
1987... Özal ABD'de... Kalp ameliyatı... Hüsnü Doğan da ziyarete gitmişti.
ABD'den Türkiye'ye sesleniş... Video-konferansla ilk basın toplantısı... Özal, toplantıda Hüsnü Doğan'ı yanına oturttu.
Gazetecinin biri "Yanına neden onu oturttuğunu" sorunca... Özal, espriyi patlattı:
- Akıllı olduğu için... Hüsnü 60 numara şapka giyer.
Ve... "Yetim Hüsnü'ye" bir lakap daha eklenir:
"Kocakafa Hüsnü."
Sevgili Hüsnü Bey... Kitapta "Bunları bile" anlatmış... Sayfa 371.
Özlemiştik... Kitabıyla, hasret giderdik.