Bolu Dağı'ndan indik... Kaynaşlı'yı geçtik... 15 kilometre gittik...
Bölgeye bahar çoktan gelmiş... Ağaçlar... Çiçekler... Kuşlar... Düzce'ye girdik.
Minarelerde... Gümbür gümbür bir ses... Dinledik:
"Değerli kardeşlerim... Sizin ve gelecek nesillerin sağlığı için devletin kurallarına uyalım... Sokağa çıkmayalım... Evde kal, sağlıklı kal, hayat eve de sığar."
Diyanet... Belediye... Bütün gün "Yayın" yapıyor... Uyarıyor.
***
Moral motivasyon
Şehre giriş, şehirden çıkış
"Kontrollü."
Düzce'nin en canlı yeri İstanbul Caddesi... "Denetim var... Maske... Vücut ısısı."
Atatürk heykelinin bulunduğu meydan... Anıtpark... Bomboş... "Polis görevde."
Zülkif Dağlı... Düzce Valisi... "Moral motivasyon iyi" diyor:
- Düzce sakin... Sorun yok... Herkes uyarıları dinliyor.
***
Tanrı misafiri
Komşu komşu... Huu huu... Tanrı misafiri geldi... Evde kimse yok mu?
Diş hekimi Zerrin Hanım "Acaba kim geldi" diye bahçe kapısına doğru ilerliyor... Ve bizi görüyor:
- Ay inanmıyorum... Buyrun, buyrun.
Ragıp Gökesaoğlu... Eşi Zerrin Hanım... Ankara-Tıp, üçüncü sınıfta okuyan oğulları Baras... Hüseyin Yayman... Ve biz... Bahçede "Sosyal mesafeyi" koruyarak sohbet ediyoruz.
Çay kahve içiyoruz.
Ragıp "Millet işin ne kadar ciddi olduğunun farkında" diyor:
- Kimse kuralları çiğnemiyor... Herkes bilim adamlarına kulak veriyor... Sokağa bakın, kimseyi göremezsiniz.
***
Maske
Zerrin Hanım... Maskeli... Ama elinde bir maske daha var... "Bir şeyler" yapıyor... Merak ediyoruz... Anlatıyor:
- Maskenin içine, elektrik süpürgesinin bez torbasını koyuyorum... Böylece maskeyi daha da koruyucu hale getiriyorum.
***
Ders
Dışarısı sıcak... Sohbete içeride devam ediyoruz.
Televizyon açık... "Hocalar" konuşuyorlar.
Zerrin Hanım "Dikkat edin" diyor:
- Hocalar ders veriyorlar... Tartışma adabını gösteriyorlar... Kimse kimsenin sözünü kesmiyor.
Gerçekten... Hocanın biri "Bu konuyu Mehmet Hocam daha iyi bilir, o anlatsın" diye konuşuyor.
Diğeri... "Bu konu Serap Hocamın uzmanlık alanına giriyor" diyor.
Teşekkürler Hocalar... Böyle bir derse büyük ihtiyaç var.
***
Belediye
Hüseyin Yayman ve Ragıp Gökesaoğlu ile birlikte Düzce'yi dolaşıyoruz... Çarşı pazar.
Rasim Bedir Caddesi... Şehrin hareketli yerlerindendi... Şimdi "Sıfır hareket."
Polis... Zabıta... Kontrol... Maske... Kimlik... Vücut ısısı... "Tam puan."
Evden çıkmayana "Destek... Yıldırım hızıyla."
Faruk Özlü... Düzce Belediye Başkanı... Eski Bakan... "Her yere yetişiyor... İlçelere, köylere bile."
***
Ayaküstü
Teyze... Marketten dönüyor.
Genç... Eczaneye gidiyor.
Emekli... Fırının önünde...
Sosyal mesafeyi koruyarak, sırasını bekliyor.
Selam veriyoruz... Hal hatır soruyoruz... Ayaküstü sohbet ediyoruz.
Biri... "Devlet, yapılacak her şeyi yapıyor" diyor.
Diğeri... "Yerli ve milli de demekmiş, şimdi daha iyi anlaşıldı."
Öteki... "Avrupa döküldü... Koskoca Amerika çuvalladı... Ülkemizle gurur duymalıyız... Yıkılmadık ayaktayız."
***
İnce ayar
Milletin "Kuyumcu ile" işi olabilir.
"Döviz büfesi" ile de.
Düzce Valiliği'nin kararı:
- Sürekli açık olmayacaklar...
Kuyumcular ile döviz büfeleri "Pazartesi ile perşembe günleri... Saat 11.00 ile 17.30 arasında" açık olacaklar.
***
Acil ve zorunlu
Valiliğin... İl Sağlık Müdürlüğü'nün kararı...
Konu "Acil ve zorunlu diş hekimliği hizmetleri."
"15 durum" sıralanıyor.
Örneğin... Madde 4... "Lokalize ağrı ve şişmeye neden olan apse veya bakteriyel enfeksiyon" varsa... Diş hekimi... "Görev başına."
Hasta... "Sokağa çıkabilir."
***
Düzce'ye veda
Yolumuz uzun... Daha uğrayacak yerler var;
Hendek... Sakarya... Kocaeli... Körfez... Gebze... Sultanbeyli... Ve son durak İstanbul.
Sonra... Yine geze geze Ankara'ya dönüş.
Allahaısmarladık Düzce.
