Meclis bugün 27. dönem 3. çalışma yılı mesaisine başlıyor... Hayırlı olsun.
Gündemin ilk maddesi... "Yargı paketi."
Yargıda reform... Yargının sağlıklı işlemesi... Vatandaşın yargıya güvenmesi... "Acil ihtiyaç... Olmazsa olmaz."
İktidarıyla muhalefetiyle Meclis'e büyük görev düşüyor.
Sadece Meclis'e değil... Barolara, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına da... Herkese.
Sonra... Sırada "İkinci yargı paketi" var... İnfaz yasası ile ilgili düzenleme... Bazı suçlarda (Kadına şiddet, cinsel istismar, terör, uyuşturucu hariç) ceza indirimi.
Meclis'in geçen yasama yılı "31 Mart seçimlerinin ve yenilenen İstanbul seçiminin" gölgesinde geçti... "Yeterince verimli değildi."
Dileriz bugün başlayacak süreç verimli geçer.
***
Vicdan muhasebesi
Cemil Çiçek'e "Ne diyorsunuz" dedik.
Eski Meclis Başkanı Çiçek "Meclis'te ülke yararına güzel çalışmalar yapılmasını" diliyorum diyerek söze başladı:
Meclis, milletimiz için hacet kapısıdır... Umut kapısıdır.
Ama ne yazıktır ki varlığını ve önemini yeterince takdir edemedik.
Meclisimiz zaman zaman yıpratıldı... Bunun temel nedeni darbelerdir... Bunda milli iradeye karşı olanların da önemli rolü vardır.
Darbelerin başta gelen mağduru parlamento ve siyaset kurumu olmuştur.
Bugün Meclis açılırken herkes bir vicdan muhasebesi yapmalı... Hatta tövbede bulunmalı.
***
Salı mitingleri
Cemil Çiçek'e "Salı toplantıları" konusunu açtık... Partilerin "Miting benzeri" grup toplantılarını.
Cemil Bey, TBMM Başkanı iken "Bu uygulamadan" rahatsızdı.
"Bütün partilere" yazı yazdı.
Sonuç... Cemil Çiçek'in söylemiyle...
"Miting gibi, geniş katılımlı basın toplantısı gibi TBMM grup toplantıları devam etti."
Dileriz... Bu uygulama artık sona erer.
***
Günün sözü
Meclis... Yeni yasama yılına girerken... Bir çift sözü söylememiz şart.
"Siyasetçinin mutlaka yenmesi gereken üç büyük rakibi var... Öfke, umutsuzluk ve inat."
***
Siyaset... Horoz dövüşü değil
Eleştiri... Elbette olacak... Şart... Büyük ihtiyaç.
Ama eleştiri ile hakaret birbirine karıştırılmayacak.
Siyasetçi... Karşısındakine sövüp saymayacak.
"Bu sorun" Türk siyasetinde "Dün" vardı... "Bugün" yine var.
"Bugünün örneklerini" her gün görüyoruz.
"Dünden" bir örnek ister misiniz?
20 Şubat 1955... Meclis kürsüsünde Başbakan Adnan Menderes var:
-Bize kızıl dediniz... Komünist dediniz... Hükümete gelenlere mutlaka sövülüp sayılacak mı?.. Mahalle köşesinde, cami avlusunda horoz mu dövüştürüyoruz."
***
Darısı siyasilere
Kitap... "Hepsi Gerçek." NTV yayını... 2014.
Kitabı karıştırırken şu cümle dikkatimizi çekti:
"Karıncalar birbirinin yanından geçerken başları ile selamlaşırlar."
Darısı siyasetçilerimize.
***
Zaman tüneli
Dünden... Menderes döneminden söz etmişken... "Daha da gerilerde bir gezintiye" ne dersiniz... Meclis'in ilk açıldığı döneme... 1920'lere.
Ankara'da otel ne gezer... Milletvekilleri "Muallim mektebinde" kalıyorlar... Öğretmen okulu.
Üç öğün yemek "70 kuruş."
Tabldot görevlisi 2 milletvekili... Yeşil Efendi (Eskişehir) ile Cevdet İzrap Bey (Kütahya).
"Ranza" yok... Milletvekilleri yer yatağında yatıyorlar.
Koridorda tabela asılı... "Tavla vesaire oyun oynamak yasaktır."
Milletvekili maaşı 100 lira... "Bunun 20 lirası askere sigara parası olarak" kesiliyor.
Yağ, şeker, un, ekmek, çay... Diğer ihtiyaçlar... "Ankara halkı tarafından karşılanıyor."
***
Önemli fark
Bugünü... Yeni yasama yılının başlamasını konuşurken... Cemil Çiçek dedi ki:
Türkiye'de yeterince bilinmeyen çok önemli bir husus var.
Başka yerlerde önce devlet kurulmuştur.
Bizde ise önce Meclis açıldı, 1920'de... Sonra da Cumhuriyet kuruldu... 1923.
Bunun farkını ve önemini herkes fark etmelidir... En başta da siyasetçiler.
***
Tedavisi zor bir hastalık
Türk siyasetinin bir türlü atamadığı çocukluk hastalığı... "Siyasi rekabeti kişisel kavgaya çevirmek."
Hem de ne kavga?... "Kıyasıya."
Meclisimiz yeni yasama yılına girerken dileriz "Bu hastalığın tedavisi yolunda bazı adımlar atılmaya başlanır."