Siyasi parti kurmak izne tabi değil... Yeni bir parti kurulabilir... Hatta iki parti... Üç bile olabilir... "Sakıncası yok."
"Yenilerin" yol haritasını "Mevcut partilerin" performansları belirler... "Mevcutlar" siyasette "Boşluk" bırakırlarsa, boşluğu "Yeniler" doldururlar.
Telaşa, heyecana gerek yok.
12 Haziran 2011 seçimleri ile 7 Haziran 2015 seçimleri arasında tam "51 siyasi parti" kurulmuştu.
Şimdi isimlerini bilen var mı?
***
Hatırlıyor musunuz?
Biliyor musunuz?... "Gezi Partisi" bile kurulmuştu?.. Sahi nerede şimdi?
"1923 Cumhuriyet Partisi." Evet böyle bir parti daha kuruldu yıllar önce.
Birileri... "Önce İnsan" partisini kurdular.
Başkaları çıktı "Önce Vatan" partisini kurdular.
Duymuş muydunuz?... Kurulanlar arasında "Elektronik Demokrasi Partisi" de vardı.
Yeter mi?... Yoksa saymaya devam mı edelim?
***
Ağzı olan konuşuyor
Geçmişte... Anavatan Partisi'nden ayrılanlar "Yeni partiler" kurdular.
Hepsi de "Döküldü... Dağıldı... Bitti, gitti."
Şimdi... Yeni parti kurma girişimlerini "O döneme benzetenler... O dönemle kıyaslayanlar" var.
Oysa... O günün "Koşullarıyla... Olup bitenleriyle" bugün yaşananların uzaktan yakından ilgisi yok.
Ama... Kimsenin ağzına kilit vurulamaz ki... "Ağzı olan konuşuyor."
1. Turgut Özal Cumhurbaşkanı olunca ve ANAP'ın başından ayrılınca... ANAP'ta "Kopmalar" yaşandı... Bugün ise... "Erdoğan hala partisinin başında."
2. ANAP 1991 seçimlerinde iktidarı kaybetti... "Çözülme" ondan sonra hızlandı... Bugün... Ak Parti "Hala birinci parti."
***
Üç öğüt... Ve üç soru
Anavatan Partisi'nin Turgut Özal'dan sonraki Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 1991 seçimlerinden önce, ünlü Fransız reklamcı Jacques Seguela ile anlaşmıştı... "Seçim kampanyası" için.
Seguela... Seçime gidilirken "10 altın öğütte" bulunmuştu.
Birinci öğüt:
"Seçimi ideoloji değil, lider kazanır."
Üçüncü öğüt:
"Oy umut için verilir, program için değil."
Beşinci öğüt:
"Devlet adamı olmak isteyen siyasetçi kendi efsanesini geliştirmelidir."
Öğütlerin tamamını yazıp da zamanınızı almayalım... Sadece "Yeni partiler konusunda" üç soru soralım:
Liderler... Halkı "Sürükleyecek... Heyecanlandıracak... Peşlerine takacak" isimler mi?
Umut... Çok önemli... Geniş kitlelere "Yeni parti gelecek... Sorunları çözecek... Çocuğum işe girecek" umudunu veren var mı?
"Yenilerin" efsaneleri nedir?... "Erdoğan'a öfke... Erdoğan karşıtlığı" efsane değil ki.
***
Bizden söylemesi
Siyaset... Husumet değildir, rekabettir.
Ve... "Hatır... Öfke... İntikam... Küslük... Kin... Hesaplaşma" için siyaset yapılmaz.
"Yapmak isteyenler" olabilir... Sakıncası yok.
Fakat... Seçmen "Maceraya kucak açmaz."
***
Akıl akıl...
Bakıyoruz da... Yeni parti kurmak isteyenlere "Akıl veren" çok.
Kimileri "Televizyonlarda" akıl veriyorlar.
Kimileri... Ki çoğu şu anda Meclis'te olmayan siyasetçi... Veya eski il başkanı falan... "Acaba ben yeniden milletvekili olabilir miyim" hesabıyla Ankara'ya geliyorlar... "Akıl verenler kervanına" katılıyorlar.
"Bunlara" bir çift sözümüz var:
"Birine akıl verirken, geri kalanın size yetip yetmeyeceğini iyi düşünün."
***
Yorumsuz
Helmut Schmidt... Almanya'nın eski başbakanlarından... Bir zamanlar kartaldı... "Efsaneydi."
Schmidt 1982'de başbakanlığı bıraktı.
1985'ten itibaren Almanya'nın en itibarlı haftalık gazetesinde (Die Zeit) yazı yazdı.
Yazılarında "Görüş... Ufuk... Öneri... Çözüm" vardı.
Helmut Schmidt'in yazıları öylesine büyük ilgi gördü ki "Geçmişte siyaseten onun karşısında olanlar bile" randevu istemeye başladılar.
***
"İnadım inat adım kel Murat"
Osman Bölükbaşı... Türk siyasetinde bir efsaneydi... "Anadolu fırtınası" diye bilinirdi.
Dostumuzdu... Onunla ilgili anımız öylesine çok ki.
Bir sözünü yazmıştık... Yıllar önce:
"Bir insanı üç şey batırır... Süslü avrat, hayırsız evlat ve bir de kuru inat."
"Süs konusu" ayrı... Süs, kadına yakışır... Evlat meselesine de girmeyelim.
Ama "Kuru inat" yok mu?... Çok önemli.
Siyasetten... Yeni partilerden söz ettiğimize göre... İşi siyasete bağlayalım.
"Siyasette... Particilikte" inatlaşmaya yer yok.
"İnat eksenli" siyaset yapılmaz.
***
Meraktan soruyoruz
Yeni partiler için adı geçenler... Onların arkasındakiler... Acaba, Diyarbakır'da evlat özlemiyle yanıp tutuşan ve günlerdir HDP İl Merkezi önünde eylem yapan anneler için ne düşünüyorlar?
Olay "Siyasi" değil.
Tamamen "İnsani."
Böylesine önemli bir konuda "Sessizlik" neden?... Bir çift söz söylemek, anneciklere destek vermek çok mu zor?