Bazı belediye başkanları oğlunu, kızını, gelinini, yeğenini, baldızını işe alınca... Danışman, müdür, genel müdür yapınca...
Ana muhalefetin ağır topları bir kanun teklifi verdiler.
"Etik" dediler.
Yakın akrabaların işe alınmasının "Kanunla" önlenmesini istediler.
1. Olay... "Hem komik, hem göstermelik."
2. Her şey kanunla çözülmez... "Zırt pırt kanun çıkarılmaz."
3. Kanunla uğraşacağına partide bir "Etik Kurul" kur.
4. Etik dışı davranan bir iki kişiyi partiden at... "Bak bakalım kimse oğlunu, kızını müdür yapabiliyor mu?"
***
Dünü unutma - 1
Milletvekiliydi (CHP)... TBMM Başkanlık Divanı üyesiydi.
13 ayda 2 milyon lirayı aşan "İletişim ve haberleşme giderini" Meclis'e ödetti... 2016'da.
Bitmedi.
Aynı milletvekilinin 2017-Ocak ayı "İletişim ve haberleşme gideri" 800 bin lira idi.
Olay "Etik" değildi.
Sonra... Ne oldu?
Kamuoyu tepki gösterdi... Zaman geçti... Unutuldu gitti.
Bugün "Etik yasası" diyen ana muhalefet... Bu olay karşısında... "Kördü... Sağırdı... Dilsizdi... Seyirciydi."
***
Dünü unutma - 2
Köksal Toptan Meclis Başkanıydı.
"Siyasette etik yasası yapalım" dedi.
Komisyon kurdu.
Komisyona "Meclis'te grubu olan partilerden" üye istedi.
CHP... "Üye vermedi."
Komisyon "Çalışamadı... İşlemedi."
"Yalan" diyen parmağını kaldırsın.
***
Dünü unutma - 3
Cemil Çiçek Meclis Başkanıydı.
"Siyasette etik" dedi.
"Partilere" yazı yazdı.
"Etik komisyonuna" üye istedi.
Partiler... Temsilci verdiler... CHP dâhil.
"Etik yasa taslağı" hazırlandı.
"Partilere gönderildi."
Sonra ne oldu?... Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Taslak "Rafa" kaldırıldı... Unutuldu... Kimse de "İşin üstüne gitmedi."
İnanmayan Cemil Çiçek'e sorsun.
***
Ahlak sorunu
Etik ihlali sorunu... Bir kez daha ve altını çizerek söyleyelim "Kanun meselesi" değildir.
"Ahlak" meselesidir.
Zaten... Hukukun her zaman mahkûm edemediğini, ahlak mahkûm eder.
Ama... Ahlakın mahkûm ettiği kişinin yüzü kızarmıyorsa... "Ne gelir elden?"
***
Yükselen tatminsizlik
Ayak hastaysa ağrısı başa vurur.
Belediye başkanı oğlunu genel müdürlüğe getirir... Ama bu olayın faturası "Partinin en üst yönetimine kesilir."
Doğaldır... Bu işler böyledir.
Olay... "Arsızlığın önlenemeyen yükselişidir."
Çaresi... Günü kurtarmak için "Göstermelik yasa teklifi" vermek değildir.
Partilerin "Disiplin kurulları" bu çeşit "Densizliklere" el atmıyorsa... "Böyle gelmiş, böyle gidecek" demektir.
***
Günün sözü - 1
Bir damla mürekkep bir damacana suyu berbat eder.
Siyasette de böyledir.
"Oğluna, kızına" kıyak geçersin, müdürlüğe getirirsin... Ve "Siyaseten" kendi ipini kendin çekersin.
***
Günün sözü - 2
Siyasetçi daima kendi izlediği siyasetin, kendi yol haritasının kurbanı olur.
***
Teşekkürler Bekir Pakdemirli
Geçen hafta Düzce'deydik... Sel felaketinin yaşandığı bölgede.
Sel... Evin bir kısmını yıkmış... Götürmüş.
Selin götürdükleri arasında bir "Sandık" var... "Çeyiz sandığı."
Evin kızı "Nişanlı."
Çeyizi... Selin sürüklediği sandıkta.
Kızın... Gözleri yaşlı.
Teşekkürler Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli.
Acılı kızın gözyaşlarını sildiği için.
"Olayı" öğrenince genç kıza 15 bin lira gönderdiği için.
***
Birkaç gözlem
Düzce'den... Sel afetinden... "Bölgede" olup bitenlerden söz etmişken... "Birkaç gözlemimizi" paylaşmak isteriz.
Esmahanım köyü... Selde en çok zarar gören köy... Ama eş, dost, konu, komşu, hısım, akraba... "Herkes birbirinin yarasını sarıyor... Müthiş bir yardımlaşma, dayanışma."
Büyük ağaç devrilince yapraklarına keçi üşüşür... Düzce'de de "İki ayaklı keçiler" afet yerine geliverdiler... Sahtekârlar... "Afetzede numarası" yapanlar... "Bölgeyle" hiç ilgisi olmayanlar... "Yardım paketi... Battaniye... Çadır" kapmaya çalışanlar... Ama karşılarında "Jandarmayı" buldular.
Düzce'de yaşanan afet için bir "Yardım kampanyası" açılmadı... Ama... Buna rağmen... Düzce'ye yardım yağdı... Öylesine ki... "Harçlıklarını gönderen" minik öğrenciler bile vardı.
Düzce Valisi Zülkif Dağlı... Günlerce "Afet yerinden" ayrılmadı... Yaralar hızla sarıldıysa Vali Zülkif Dağlı'nın emeği büyük.
