Eskiden "Senet sepet" mi vardı?.. "Söz" senet sayılırdı.
D'Ohsson "Türkler'i...
18. Yüzyıl Türkiyesi'ni" anlatırken... "Bu konuya" da girmiş... Sayfa 261...
Okuyalım:
Verdikleri söze ve yeminlerine sadıklardır.
Yemin ederken de Allah'ın adını anarlar.
Kullandıkları yemin sözü Vallahi'dir.
Bunu daha kuvvetlendirmek için Billahi, daha da kuvvetlendirmek için Tallahi diye de ilave ettikleri olur.
Ayrıca din ve Kur'an üzerine de yemin edilir.
O zaman "Dinim hakkı için" yahut "Kur'an hakkı için" derler.
Bunlardan başka...
Çocuklarının başına yemin ederler.
Ve gelelim günümüze...
"Kitapta yazılanların çoğu dünde kaldı." Gerçi Anadolu'nun pek çok yerinde hâlâ "Eski örf, adet, gelenek" geçerlidir... Söz hâlâ senettir...
Yemin eden, ettiği yeminin gereğini mutlaka yerine getirir... Fakat...
Büyük kentlerde...
"Eski çamlar çoktan bardak oldu." Pek çok işadamının çekmecesi... "Karşılıksız çeklerle... Vadesinde ödenmeyen senetlerle dolu."