Zincirbozan'dan "Bırakılacakları" zaman... "Onlardan" imza istenmişti.
Süleyman Demirel'den... Sırrı Atalay'dan... İhsan Sabri Çağlayangil'den... Ali Naili Erdem'den... Celal Doğan'dan... Zincirbozan'a sürülenlerin hepsinden.
İmza... "Çıkınca... Zincirbozan'da yaşadıklarım hakkında hiçbir şey konuşmayacağım... Yazmayacağım" imzasıydı.
İlk tepki Baykal'dan gelmişti:
- Böyle bir kâğıdı imzalamayacağım.
Bazı arkadaşları Baykal'ı ikna etmek istediler:
- İmzala... Bunun hukuki geçerliliği yok ki... Yeter ki bir an önce çıkalım... Çıkınca yine konuşuruz.
Baykal "İnat etmeyi" sürdürdü:
- İmzalamam... Beni burada tutmaya devam etsinler.
Sonunda... "Durum" Ankara'ya iletildi... İhtilal yönetimine... Kenan Evren'e.
Ve... "Sürgünlerden" imza istemekten vazgeçildi.
"O olayın" üzerinden 30 küsur yıl geçti.
Ne yani?.. 30 yıl sonra Deniz Baykal'dan yine "İmza mı isteniyor?"
"Susacağım... Partimle ilgili tek kelime konuşmayacağım" imzası.
Ayıp ayıp... Yakışmıyor.