Kitap... "Unutulan Gerçekler."
Yazan... Kenan Evren... Ocak 1995.
"Önsöz" olarak... Kitabın 3. sayfasındaki yazının başlığı:
"Bu kitabı neden yazma gereğini duydum?"
Evren, Çankaya'dan indikten sonra... Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakan Mesut Yılmaz arasındaki "Gerilimi..."
Ardından... Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakan Tansu Çiller arasındaki "Yüksek tansiyonu" görünce...
Kâğıdı kalemi eline almış.
Bakalım neler yazmış?
Noktasına virgülüne dokunmaksızın... Kelimesi kelimesine:
Özal'la Mesut Yılmaz ve Demirel'le Tansu Çiller arasında soğuk rüzgârlar esmiş ve bu durumdan ülke zarar görmüştür.
Bundan kurtulmanın yolu, ABD'de olduğu gibi Başkanlık Sistemi'ne geçilmesidir.
Yani Cumhurbaşkanı aynı zamanda yürütmenin de başı olmalıdır.
Böylece yürütme ile Cumhurbaşkanı arasındaki sürtüşmeler, kırgınlıklar, kızgınlıklar, "Bu görev benimdir Hayır senin değil, benimdir" gibi görev anlaşmazlıkları ortadan kalkar.
Bazı kişiler "Başkanlık sistemi bizi diktatörlüğe götürür" iddiasını ortaya atabilir. Vaktiyle ben de öyle düşünmüş ve bu yüzden Anayasa yapılırken, Başkanlık sistemi teklifine sıcak bakmamıştım.
Ama gördüm ki, bu düşünce tarzı doğru değildir.
Milletimiz demokrasiyi öyle benimsemiştir ki, artık geriye dönüş mümkün değildir.
Eğer Başkanlık Sistemi kabul edilecek olursa, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir zorunluluk olacaktır.
Yürütmenin başı olan Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasındaki anlaşmazlıkların ve yetki karmaşasının giderilmesi ancak Başkanlık Sistemi'ne geçilmesiyle önlenecektir.