Olmuyor... Siyasetçi nefret dilini terk edemiyor.
Meclis Genel Kurulu'nda... Veya Meclis Komisyonu'nda... Öfkesini kontrol edemiyor.
Şov yaparak... Bağırarak, hakaret ederek, kin kusarak "Karşısındakini dize getireceğini sanıyor."
Ah... Bir düşünse... Asıl zararı kendisine veriyor.
Temel, İdris, Dursun, Cemal... Karar almışlar.
- Rusya'yı top atışına tutalım. Ama topları yok.
Gitmişler ormandan kalın bir ağaç kesmişler.
Ağacı bir güzel oymuşlar... Boru gibi yapmışlar... Olmuş top(!)
Sahile getirmişler... İçini barutla, çivilerle, demir parçalarıyla doldurmuşlar.
Sonra da "Ağaç gövdesinden yapılmış topu" ateşlemişler. "Uyduruk top" büyük bir gürültüyle patlamış...
Ağacın gövdesi parçalanmış... Çiviler, demir parçaları etrafa saçılmış.
Temel "Çevresine" bakmış... Bir de ne görsün? İdris, Dursun, Cemal sizlere ömür... Top atışını izlemeye gelenler kan revan içinde.
Temel ellerini ovuşturmuş:
- Burada bu kadar zayiat olduğuna göre Rusya'da kim bilir kaç bin kişi ölmüştür.