Diyarbakır sıcak mı sıcak... İnsanlar Ulucami'nin avlusunda.
"Duvar dibinde."
Duvar dibi "serin mi serin."
"İçerde" Hocaefendi vaaz veriyor.
"Dışarıda... Duvar dibinde" insanlar, namaz vaktini bekliyorlar.
HUZURA ÖZLEM "
Buyur, şöyle geç" diyorlar.
Oturuyoruz.
Ve sohbet başlıyor.
İlk konuşan "70 şehir gezdim" diye söze başlıyor:
Diyarbakır gibi güzeli yok... Ama kıymetini bilmiyoruz.
Barış olsun, huzur olsun... Vatanın kıymeti iyi bilinsin.
KÜRT AÇILIMI
Sonra sözü bir başkası alıyor.
"Kürt açılımı" diyor:
- Ankara'nın niyeti bu defa çok iyi... Ankara, kararlı görünüyor... Bak gazeteci efendi, kitap ne diyor?
Başlıyor "Arapça okumaya."
Sonra Türkçe'ye çeviriyor:
Kitap, birbirinize kötülük etmeyin diyor.
Hepiniz kardeşsiniz diyor.
Dedikodu yapmayın diyor.
HACI SÜLEYMAN "
Hacı Süleyman" kolumuzu tutuyor:
- Bak ne diyeceğim?
Onu dinliyoruz.
Cumhurbaşkanı iyi söyledi.
Bu ayar giderse problem çözülür.
Aman araya başka şeyler girmesin.
İstiyoruz ki birlik, dirlik, kardeşlik, huzur, geçim olsun.
YETTİ GAYRI
Aramızda "gençten biri" var.
"Büyükler dururken" o hiç konuşmuyor.
"Konuş" diyoruz.
"Ayıp olmasın" diye söze başlıyor:
DTP de bu işi uzatmasın, yokuşa sürmesin.
İmralı'dan falan icazet beklemesin.
Artık huzur olsun... Kandil dağı ne der diye sorun çıkarılmasın... Yetti gayrı.
UMUT IŞIĞI "
Hacı sen ne diyorsun" diye, sakallı bir Diyarbakırlı'ya dönüyoruz.
Şimdi söz onda:
Ömrümüz böyle geçti... Vur, kır, öldür... Hep böyle mi devam etsin?
Hiçbir şey insan hayatından önemli değil.
Karanlıklar derinleşmesin... Bir umut ışığı yandı, aman sönmesin.
Galiba bu defa bu iş olacak... Sakın aş pişerken kimse soğuk su katmasın.
ARKASI YARIN
Diyarbakır gözlemlerimiz sürecek.
İsim isim, resim resim.
"Bölgeyi" ilk kez böyle "umutluheyecanlı" gördüğümüzü de söyleyip, yarını bekleyelim.