Kayseri-Gesi'nin Ağırnas köyünde doğdu.
Ağırnaslı "taş ustalığı" ile tanınıyor.
O da "çocuk yaşta" taş işlemeye başladı.
Sonra, kaderin cilvesi "kendini İstanbul'da buldu."
"Hamdı" yetişti, pişti.
Ve sonunda "Mimarbaşı" Koca Sinan oldu.
***
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bize hemşehrisi
"Abdülmennan oğlu Sinan'ı" anlattı.
Anlatmakla kalmadı.
Onun resimlerinden oluşan
"sergiyi" gezdirdi.
"Mimar Sinan Belgesel filmini" Çankaya Köşkü'nde yüzlerce
"yerli yabancı konuğa" izlettirdi.
***
Mustafa Aksay
"dünyanın neresinde Mimar Sinan'ın bir eseri varsa" aramış, bulmuş.
Görüntülemiş.
"Sergi" Çankaya'da başladı.
Yakında
"İstanbul'da olur."
***
Çankaya'da Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt ile karşılaştık.
Bize
"neler yaptıklarını" anlattı.
Nerede
"ata yadigârı" bir eser duruyorsa ulaşmaya ve onarmaya çalıştıklarını söyledi.
İl il, ilçe ilçe, cami cami, çeşme çeşme, köprü köprü.
***
Eğer
"olayı" Cumhurbaşkanı sahiplenmeseydi:
1. Mimar Sinan Belgeseli bu ilgiyi görür müydü?
2. Sergiyi bu kadar gezen olur muydu?
Teşekkürler sayın Cumhurbaşkanı.
Mimar Sinan'a ve
"tarihe" ilginizin sürmesi dileğiyle.