12 Eylül 1980'de ihtilal oldu ve...
Pek çok "parti yöneticisi" içeri alındı.
İçlerinde "CHP'liler de" vardı.
Deniz Baykal ise o dönemde "parti yönetiminde" değildi.
Ona dokunulmadı.
***
Baykal telefonun başına geçti ve başladı "içeri alınan CHP'lilerin eşlerini, anne babalarını" aramaya.
Onlara moral verdi.
"Merak etmeyin bir şey yapamazlar" dedi.
Bir sorunları olursa, günün her saatinde kendisini arayabileceklerini söyledi.
"Maddi manevi her konuda sizin yanınızda olduğumu bilmenizi istiyorum" diye konuştu.
***
Sonunda ne mi oldu?
Baykal'ın "telefonu dinleniyordu."
Bir gün akşama doğru "merkez komutanlığından çağırdılar."
Ve "içeri attılar."
***
Deniz bey ve "içerideki diğer CHP'liler" bir süre sonra serbest bırakıldılar.
Serbest kalan Deniz bey yine "telefonun başına geçti."
Şurayı burayı, eski partilileri aradı.
Bir kısmını Ankara'ya çağırıp konuştu.
Sonra ne mi oldu?
Telefonları dinlenen, kendisi izlenen Baykal "Zincirbozan'a yollandı."
***
- Deniz bey, yıllarca ORAN semtinde oturdunuz... Şimdi Çayyolu'ndasınız... Evde dinleme aleti var mı diye hiç merak ettiniz mi?... Odalarda böcek tabir edilen dinleme cihazı arattınız mı?
Baykal'ın yanıtı:
- Hayır... Öyle konularda hiçbir özel çaba ve önlem gayretine gitmedim... Dinleyen de olabilir izleyen de... Bütün vatandaşlarımla aynı durumdayım.