Acı, paylaşınca azalırmış. Arayana sorana, zahmet edip Mersin'e gelene, eşe dosta, devlet büyüklerine, gazeteci arkadaşlara, en sağından en soluna siyasetçi tanıdıklara teşekkürler.
"İsim yazsak" işin içinden çıkamayacağız.
"Adını veremediklerimizi" kıracağız.
***
Mezarlıkta Lina ile birbirimize sarılınca...
Vali Hüseyin Aksoy kulağımıza eğildi:
- Lina hanım çok sosyal... Gece gündüz toplumsal çalışmaların içinde.
***
Lina "kendisinden bahsedildiğini" anladı.
Ve vali beyle, yanımızdaki diğer dostlara bir "çocukluk anısını"
anlattı.
***
Öğretmen her çarşamba saat 11.00-12.00 arasında "Lina' yı derse almazdı."
Zira o saatte "din dersi" vardı.
Lina üzülür, ağlardı. Bir gün sıranın altına, bacaklarımızın arasına gizlendi.
Ama dersin ortasında "yakalandık."
Öğretmen "sen Müslüman değilsin, çık dışarı" diye kızınca...
Lina diklendi:
- Öğretmenim tek Allah var... O sizin de Allah' ınız benim de...
Neden çıkarıyorsunuz?
Lina ağlamaya başlayınca...
Öğretmen onu da affetti, bizi de.
***
Biz "kendi dinimizdeyiz."
Lina da "kendi dininde."
Ama bir gün camide bir gün kilisede, bir gün Müslüman mezarlığında bir gün gayrimüslim.