Hakkari'de askerler "cadde, sokak temizliği" yapıyorlar.
Ankara'da Kara Kuvvetleri Komutanı sert konuşuyor.
Yurdun değişik yerlerinde bombalar patlıyor.
Medyada "28 Şubat mı" yorumları başlıyor.
"Bu işleri iyi bilen birine" sorduk:
- Sayın Demirel ne diyorsunuz?
***
Süleyman Demirel ile pazartesi gecesi konuştuk.
Dedi ki:
* Rejimin kuralları var.
* Türkiye'nin yönetimi muayyen bir süre, bir siyasi iktidara verilmiş.
* Kanuna aykırı bir şey varsa ve savcı takip etmiyorsa veya savcı takip ediyor ama mahkeme uzun sürede karara bağlayamıyorsa devlet işlemiyor demektir.
* Siyasi bakımdan insanların içlerine sığmayan şeyler varsa, onu da zamanı gelince seçmen çözer.
***
Süleyman Demirel:
- Bunalıyorsan seçimi bekleyeceksin... Ama gerçekten bunalıyorsan ve sandıkta da görevini yapmıyorsan sistemi işletemeyiz.
***
Vatandaş "işsizlikten" dertli.
Ekonominin "makro göstergeleri" sokaktaki insanın cebine, mutfağına yeterince yansımamış.
Ancak aynı vatandaş, siyasi bakımdan bir "alternatif" de göremiyor.
Demirel "bu konuya" nasıl bakıyor?
***
Demirel'in yanıtı:
* Eğer vatandaş "halimden şikayetçiyim ama iktidara da sözüm yok" diyorsa, bu ikilemdir.
* Sistem bunaldı... Türkiye bunaldı... Zira ilk defa 4 yılı aşan bir sürede seçime gidiliyor.
* Sesin ayyuka çıkmayışı bunalımın üstünü örtüyor.
* Vatandaş hem halinden yakınacak hem alternatifsizlikten, işte o bunalımdır.
* Halinden şikâyetçi olan, kimden şikâyetçi olduğunu da söyleyecek.
***
- Sayın Demirel son zamanlarda olup bitenler sizce normal mi?
- Dediğim gibi seçim ilk defa 4 yılı aşıyor... Halkın siyasi eğilimi ile Meclis'in yapısı farklıysa bunlar olur... Yani garipsenecek işler olur.