Medyada "ombudsmanlık" var. Siyasetin de "ombudsmanlık kurumuna" ihtiyacı olduğu açık.
Ama maalesef yok.
Bu "girişten" sonra konumuza geçelim. Dün "iki kişiyi" aradık. Ve dedik ki:
-Hoş olmuyor, uzatmayın.
***
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat dedi ki:
*Uzatmıyorum.
*Konu orada kaldı.
*O arkadaş baştan beri yapı olarak saldırgandı.
*Meclis konuşmalarında, basın toplantılarında hep aşağılayıcı konuşuyordu.
*Hakaret ediyordu.
*Bıktırdı.
*Olay artık kapanmıştır.
***
CHP Grup Başkanvekili Prof. Dr. Haluk Koç da dedi ki:
*Uzatmıyorum.
*25 yıllık evli, 2 erkek çocuk babasıyım.
*Ticaret yapmadım, doktorluktan para kazanmadım, tırnağımla bir yere geldim.
*Batı parlamentolarında konuşmalara hiciv de katılır, bunu yaptım.
*Ama Türkiye'de hiciv pek anlaşılmıyor.
*Çok acı bir söze muhatap oldum.
*Olay artık kapanmıştır.
***
Pof. Dr. Haluk Koç, geçmişinde "bilimsel başarılar olan" bir tıp adamı.
Dengir Mir Mehmet Fırat "Batı görmüş, deneyimli bir siyaset adamı."
Aralarına "bu olay" girmemeliydi.
"Olayı" yazmak bile içimizden gelmiyor. 2-3 gündür her yerde yeterince yazılıp çiziliyor zaten.
***
Neyse "uzatmayın" dedik.
"Söz verdiler." "Bu olay" herkese ders olsun. Toplum siyasetteki "rekabetten" hoşlanır ama "belden aşağı inmedikçe..."
Belden aşağı siyasete prim veren "bir avuç fanatiğe" ise kulak vermemekte yarar var.