Çocukların "Deprem Dedesi" Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Van'da bir okula gitmiş... "Deprem üzerine" konuşmuş... Öğrencilerin sorularını yanıtlamış.
Toplantıdan sonra bir öğretmen, Prof. Işıkara'nın yanına yaklaşmış:
-Deprem oldu... Çünkü Cebrail geldi, yeraltındaki fay hatlarını kesti. Bunlar Allah'ın gazabı.
***
17 Ağustos 1999.
17 Ağustos 2006.
Tam 7 yıl geçti aradan.
Marmara depreminden "ne ders aldık?"
Neleri öğrendik, nelerde sınıfta kaldık.
Prof. Işıkara dedi ki:
-İnsanı enkaz altından nasıl çıkarırız, bunu gerçekten çok iyi öğrendik... Ama insanların enkaz altında kalmaması için ne yapmak lazım, bunu öğrenmemiz lazım.
***
Işıkara Hoca ile "7'nci yıl sohbeti" yaptık.
Milli Eğitim'i övdü:
*Deprem bilincini yaymada en etkili kurum.
*Konu ders kitaplarına girdi.
*Okulların sağlamlaştırılmasında önemli adımlar atıldı.
Sağlıkla ilgili olarak ise dert yandı:
*Hastaneler konusunda dertliyim.
*Kaynak yok deniyor, kabullenemiyorum.
*Hala bazı hastanelerde sağlamlaştırmaya gidilmiyor.
***
Bir "deprem sonrası anısı."
Prof. Işıkara "hastaneler konusunda demeç verince..."
Bakan kızmış:
-Hastanelerin güçlendirilmesinden Işıkara Hoca ne anlar.
Ve "talimatı" vermiş:
-Hoca'nın hastanelere girmesini yasaklıyorum.
Ancak pek çok başhekim Prof. Işıkara'yı aramış:
-Hocam hiç çekinmeden bizim hastanemize gelebilirsiniz.
***
Hatırlayacaksınız, depremden sonra her TV kanalının neredeyse kadrolu bir iki "deprem uzmanı" olmuştu.
Kimi işin "bilimsel" yanıyla meşguldü.
Kimi "şov peşindeydi."
Kimi de "deprem ticareti."
O dönemde, Prof. Işıkara'yı üzen bir olay:
-Bir öğretim üyemiz, gazetelere "7'nin üzerindeki depremde ben orgazm oluyorum" diye demeç vermez mi...
***
Deprem olunca en çok "eleştirilen" konulardan biri şuydu:
"Çokbaşlılık."
Aradan geçen 7 koca yıldan sonra Prof. Işıkara'nın eleştirisi:
-Afet yönetimi hala çokbaşlı.
***
Depremden sonra yapılan "önemli işlerden biri deprem sigortası."
Bunun için "Kanun Hükmünde Kararname" çıkarıldı.
Kararnameye göre "deprem sigortası zorunlu."
Ama yine de "isteyen yaptırır, isteyen yaptırmaz."
Öyleyse bu nasıl "zorunluluk?"
***
Zorunluluk "müeyyide" gerektirir.
Müeyyide için "Kanun Hükmünde Kararname" yetmez.
"Kanun" gerekir.
Kanun olmadığına göre ise...
"Yaptırımsız kararnameye" uyan uyar, uymayan uymaz.
***
Deprem bize çok şey öğretti.
Ama "acı" öğretti.
Depremden sonra "çok şey" değişti.
Fakat hala "çıkarılacak dersler, alınacak önlemler, yapılacak yasal düzenlemeler" var.
Bunlar için "yeni acılar" beklenmemeli.
***
Kızılay için de "bir çift söz" etmeden geçemeyeceğiz.
Kızılay, depremde "sınıfta kalmıştı."
Bugün ise "milletçe gurur duyacağımız noktada."