Eskiden "deniz modası" yoktu.
Yazları "yaylalara" çıkılırdı. Şimdi deniz modası var.
Ama yaylalar da "gözden düşmüş değil."
Osmaniyeli "Zorkun yaylasına" gider.
İskenderunlu "Soğukoluk'a, Belen'e."
Kadirlili "Maksutoğlu'na."
Kozanlı "Horzum'a."
Karaisalı "Kızıldağ'a."
***
Adana'nın en meşhur yaylalarından biri de "Akçatekir."
Adana'ya 90 kilometre.
"Yükseklik" 1.200 metre.
Adana "cayır cayır" yanarken, Akçatekir "püfür püfür" eser.
"Burası" otoyolun sağında ve solunda iki ayrı yerleşim birimidir.
Biri "Tekir."
Diğeri "Bürücek."
Otoyolun üzerinde "köprülerle" birbirine bağlanan iki yerleşim yeri kışları 3 bin, yazları ise "150 bine yaklaşan" nüfuslu "Akçatekir" beldesidir.
***
Zenginin evi "iki katlı."
"Emekli öğretmeninki" tek katlı.
Bir kısmı "taş bina."
Bir kısmı "ahşap."
Hepsi de ormanın içinde, birbirinden güzel.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın Akçatekir'de "yazlığı" var.
***
Aytaç Durak "güveç hazırlatacağım" dedi, itiraz ettik.
Bunun üzerine "lahmacun, ayran, meyve" geldi.
Sohbet sırasında Aytaç bey, Akçatekir Belediye Başkanı Derviş Oruç'a telefon etti:
-Yavuz beyle yemek yiyoruz... Çayı da sende içeceğiz.
***
Belediye Başkanı hemen "bütün beldenin dinlediği" hoparlörlerden "yayına" başlamış:
-Dikkat, dikkat!.. Herkes falanca yerde toplansın... Yavuz Donat dertlerinizi dinleyecek.
Lahmacundan sonra "çay içmeye" Belediye'ye doğru giderken...
Bizi çevirdiler:
-Efendim, toplantı meydanda... Halk sizi orada bekliyor.
"Ne toplantısı" diyecek olduk.
Ve bir anda kendimizi "kalabalığın ortasında" bulduk.