Abdülkadir Aksu ile Cemil Çiçek geçen yıl Çanakkale'ye "Seramik Bayramı'na" gitmişler.
Cemil bey "şefi" çağırmış:
-Abdülkadir bey gece saat 24.00'te işkembe çorbası içmeden yatmaz... Sabah erkenden de ciğer kebap yemeyi sever.
Şef gece saat 24.00'te Aksu'nun kapısını çalmış:
-Sayın Bakanım, çorbanız.
Sabahın köründe yine:
-Sayın Bakanım ciğer kebabınız.
Oysa Abdülkadir bey işkembeye de, ciğere de "yıllar önce veda etmiş."
Ama "şef kapıya dayanınca..."
Mecburen yemiş.
***
Perşembe günü Aksu ile Çiçek yine "Seramik Bayramı" için Çanakkale'ye gidince...
"Şef" hemen Abdülkadir Aksu'ya yaklaşmış:
-Efendim geleceğinizi duyar duymaz işkembe çorbası ile ciğer kebabı hazırlığı yaptım.
***
Çanakkale'nin Çan ilçesinde, İbrahim Bodur'un konuğu olarak yemekteydik.
Garson önümüze bir tabak ciğer kebabı getirdi:
-Yavuz bey, sayın Cemil Çiçek beyin size özel ikramı.
Masadakiler "çok mu seviyorsunuz" diye merakla bize sorunca...
"Hikayesi uzun" diye gülmeye başladık.