KUŞ uçmaz, kervan geçmez de olsa "her köyde elektrik var."
Televizyon var.
Televizyon bir "öğretmen."
Hiçbir şey öğretmezse "Türkçe öğretiyor."
Köylünün bir kısmı söze "Kürtçe başlıyor, Türkçe devam ediyor."
Bir kısmı "Türkçe başlıyor, zorlanınca Kürtçe'ye dönüyor."
***
Kimi "aş" derdinde, kimi "iş."
Ama hepsi "Ankara'da olup bitenin farkında."
Ve bizden bir talepleri var:
-Milletvekilini neden partinin başkanı seçiyor?.. Biz seçelim... İçimizden birini seçelim.
"Oyu siz veriyorsunuz" diyoruz.
Hemen tepki geliyor:
-Oyu biz veriyoruz ama... Asıl kararı parti başkanı alıyor... Önce bize sorulsun.
Kim derdi ki Mardin'in Derik ilçesinin, Dumluca köyünde bize "şu soru" sorulacak:
-Yavuz hocam... Tayyip bey vıbıdı Cumhurbaşkanı (Tayyip bey Cumhurbaşkanı olacak mı)?
Sonra bir soru daha:
-Lı Ankara Çıheyi? (Ankara'da ne var, ne yok anlamında... Kürtçe'den tam tercümesi: Ankara'da ne var?)
Bir soru daha:
-Hükümet çerdıkı (Hükümet ne yapıyor)?
Bir başka soru:
-Baba çavayı?.. Deniz Baykal çavayı (Demirel nasıl? Deniz Baykal nasıl)?
***
ABD Başkanı Bush ne diyor?
Irak'ta, İran'da neler oluyor?
Köylü "hepsinin farkında."
Öylesine farkında ki...
Köylü yarı Türkçe, yarı Kürtçe "AB meselesini" soruyor:
-Avropa bize gene bir kancıklık ediverecek mi?.. Ne diyon?