FRANKFURT - Durgun bir ekonomi... Giderek artan işsizlik... İşsizliğe rağmen pahalı işçilik... İşçi çıkaran fabrikalar... Yurtdışına kaçan yatırımcılar.
İşte Almanya-2005. Durum "böyle" olunca...
Seçim kampanyasında da bunlar konuşuluyor.
***
Hür Demokrat Parti (FDP) Meclis Grup Başkanı W.Gerhard "Ağırlıklı bir siyasetçi."
Eğer partisi koalisyon ortağı olursa Gerhard'ın Dışişleri Bakanlığı'na getirilmesi söz konusu.
İşte bu sıcak seçim ortamında, bu önemli politikacının söylediği sözler:
- Berlin'de işçilik öylesine pahalı ki, oteller çamaşırlarını Polonya'da yıkatıyorlar.
İşçilik maliyetinin yüksekliği ekonomik işleyişi etkiliyor.
Tabii seçimi de.
***
Brandenburg, Berlin'e çok yakın bir kent.
"Berlin'in bitişiğinde" denilse yeridir.
Burası Almanya'da "işsizlik oranının en yüksek olduğu" yer.
Öyleyse Berlin otellerinin çamaşırları neden Brandenburg'da yıkanmıyor da Polonya'ya gönderiliyor.
Yanıt... Diğer Alman şehirlerinde olduğu gibi Brandenburg'ta da "işçilik çok pahalı."
İşsizler "ucuza çamaşır yıkayacaklarına" boş oturuyorlar.
"İşsizlik parası" alıyorlar.
Otomotiv sektörü Almanya'da çok önemli.
Seçim kampanyasının tam ortasında Volkswagen Grubu bir açıklama yaptı:
- 14 bin işçi çıkaracağız... Uluslararası alanda rekabet edebilmek için buna mecburuz.
***
Bu örnekleri vermemizin nedeni:
Alman seçim kampanyalarında ağırlıklı olarak konuşulan konu "ekonomi."
Genelde, oy vermeyecek olanlar bile Başbakan Schröder'i seviyorlar.
Schröder'in insan ilişkileri mükemmel.
Ama "iş" ekonomiye gelince.
Konu "işsizlik" olunca.
Her şey değişiyor.
***
Schröder "eğer işsizliği yarı yarıya azaltmazsam Başbakanlık bana haram olsun" diyerek seçim kazanmış ve Başbakan olmuştu.
İşsizliği azaltamadı.
Uyguladığı politikalar sonucu işsizlik daha da arttı.
Schröder'e bugünlerde "eski söylemi" hatırlatılıyor.
Ve Başbakan, siyasal yaşamının "en zor döneminden" geçiyor.
***
Bizdeki gibi kalabalık mitingler yok.
Kampanya daha ziyade TV'lerde oluyor.
Salon toplantıları yapılıyor.
Ana caddelere "masa kuruluyor."
Bu masada adaylar veya parti görevlileri, halka "broşür" veriyorlar.
"Bilgi" veriyorlar.
Ve "geleni geçeni öpüyorlar."
Alman seçiminin "bize benzeyen tek yanı" bu olsa gerek.
Alman politikacı "seçmeni öpmeyi öğrenmiş."
***
Eğer Almanya'da seçim bu ayın 18'inde değil de, gelecek ay yapılsaydı ne olurdu?
"Ne olacağını" söyleyelim:
Alman siyasetçiler "teravih namazına" bile gelirlerdi.
Zira "Türk'ün oyuna" öyle çok ihtiyaçları var ki.