Sene 1973... Ankara-Nallıhan savcısı "durduk yerde" istifa etti. Dönem, Ecevit'in CHP'ye bir yıl önce genel başkan seçildiği ve CHP'nin ilk kez "Ecevit kaptanlığında" genel seçime gittiği dönem. Nallıhan savcısı "siyasete gireceğim" dedi.
"Sakaryalı'ydı." Gitti, CHP'den aday oldu. "İkinci sıraya"
oturdu.
İşte o genç, "Hasan Fehmi Güneş'ti."
CHP Genel Merkezi, Harp-İş Sendikası'nın Genel Başkanı'nı, "kontenjan adayı" olarak, Sakarya listesinin "ilk sırasına" koyunca... Hasan Fehmi Güneş "üçüncü sıraya" düştü.
1973'te CHP, Sakarya'dan "iki milletvekili" çıkarabildi.
Ve "eski savcı" ilk kez girdiği seçimde, "ilk acıyı... İlk yenilgiyi"
tattı.
***
1975'te Senato seçimleri vardı.
Hasan Fehmi Güneş bu defa "senatörlüğe" adaylığını koydu. "İşi yine zordu."
Zira Senato 1961'de kurulmuştu ve 1961'den beri CHP, Sakarya'dan hiç senatör çıkaramamıştı. Fakat "eski savcı" gece, gündüz demiyor, köy, kasaba dolaşıyor, oy istiyordu. Sonuç:
"Seçildi."
Zaten "1961-1980 sürecinde" Sakarya'nın çıkardığı "tek CHP'li senatör" de Hasan Fehmi Güneş oldu.
1980 ihtilali ve "yasaklı dönem."
1984, İstanbul İl Başkanlığı.
1987 "yeniden parlamento."
Ve "bugünlere kadar uzanan", kırığı olmayan, "artık giderek saçı ağaran" bir Hasan Fehmi Güneş çizgisi.
***
"39 yaşında, savcılığı bırakıp, siyasete adım attığında tanıdığımız" Hasan Fehmi Güneş neyse, "şimdiki Hasan Fehmi Güneş de yine o."
Ama o zaman "Hasan" deniliyordu ya da "Hasan bey" veya "sayın Güneş."
Şimdiki "rütbesi" ise "Hasan ağabey."